Cevap:
Namaz kılacak kimsenin, gusül gerektiren bir durum olmuş ise gusül alması, abdesti yoksa abdest alması lazımdır ki buna hadesten taharet denir. Taharet, temizlik demektir. Namazda, bedenin, elbisenin ve namaz kılınacak yerin temiz olması farzdır. Hades ise, abdestsiz, gusülsüz olmak demektir. Abdestte ve gusülde, yıkaması farz olan yerde iğne ucu kadar ıslanmamış yer kalırsa, alınan abdest ve gusül sahih olmaz. Deriye yapışmış mum, iç yağı, hamur, çamur, balık pulu, oje, yağlı boya ve burnun dışında, gözün kenarında kalan kir, çapak altına su geçmez ise, abdest ve gusül sahih olmaz. Gasl, yıkamak, su dökerek, üzerinden akıtmak demektir. Abdest ve gusül aldıktan sonra, hiç olmazsa, yıkanan uzuvlardan iki damla yere damlamalıdır. Suyu, uzuvlara yağ gibi sürmek kafi değildir. Kar ve yaş bez, sünger sürmek, yıkamak olmaz.
***
Sual: Abdest alırken, bıyık ve sakal altındaki deriyi de yıkamak şart mıdır?
Cevap:
Abdest alırken, gözlerin, ağzın, burnun içini, sık sakal ve pire, sinek tersi, kaş, bıyık altındaki deriyi yıkamak farz değildir. Bunların üstü yıkanır.
***
Sual: El ve ayaktaki çatlaklara, merhem sürüldüğü zaman, abdest alırken ne şekilde hareket edeceğiz?
Cevap:
El veya ayak tabanındaki yarığa, çatlağa su zarar verirse ve merhem de kullanılıyorsa, merhemin üstü yıkanır. Bu da zarar verirse, yara mesh edilir. Bu da zarar verirse, yara üzerindeki sargı mesh edilir. Bu da zarar verirse, başka mezhep taklit edilemez. Çünkü diğer üç mezhepte de bu hâl, zarurettir, affedilmiştir. Gusülde de böyledir. Zararı olmayanı yapmak lazımdır. Abdest alırken soğuk su zarar verip, sıcak su zarar vermezse, sıcak su ile abdest uzuvlarını yıkamak lazım olur. İlaç yaranın, yarığın kenarındaki sağlam deriye aşmış ise, bunun altını yıkamak lazım olur. Göz kapakları üstünü yıkamak da, göz ağrısı yaparsa, böyledir. Abdestten, gusülden sonra tıraş olunca, tıraş yerlerini yıkamak lazım olmaz. Tırnak kesmek de böyledir.
***
Sual: Yakınında su olduğunu bilmeyerek teyemmüm yapan kimsenin, teyemmümü kabul olur mu?
Cevap:
Yakında su olduğunu bilmeyerek, teyemmüm yapılırsa, sahih olur.
***
Sual: Zekât ve hac, aynı zamanda farz olan kimse, önce hangisini yapmalıdır? Kadının, hac esnasında erkekler arasına karışması günah mıdır ve haccın sevabını giderir mi?
Cevap:
Zekât ve hac farz olan kimse, önce hemen hacca gider. Hacdan arta kalandan zekâtını verir. Hacca gidemezse, hepsinin zekâtını verir. Hac vakti geldikten, yani farz olduktan sonra, hac parası ile, ihtiyacı olan eşyayı, yani ev, bir senelik yiyecek satın almak caiz olmaz. Hacca gitmesi lâzım olur. Hac vakti gelmeden önce satın alması caiz olur. Çünkü hac, vakti gelmeden önce farz olmaz.
Zekâtı, nisaba malik olduktan bir hicrî sene sonra, vermek farz olur. Zekât vermek farz olduğu bu zaman, herkes için başkadır. Bu zaman, hac zamanından evvel ise, malın, paranın hepsi için zekât verilip, geri kalan para ile hacca gidilir. Zekât vermek zamanı, hac zamanına rastlarsa veya hac zamanından sonra ise, önce hacca gidilir. Hacdan sonra, elde mevcut paranın zekâtı verilir.
Eda şartlarını temin etmek lâzımdır. Yalnız, kadının hacca gitmek için evlenmesi veya Şafii mezhebini taklit etmesi lâzım değildir. Çünkü zevc, zevcesini hacca götürmeğe mecbur değildir.
Hacca giden bir erkek ile muvakkat nikâhlanması da lâzım olmadığı (Dürr-ül-müntekâ)da yazılıdır.
Erkeksiz kadın hacca gidemez. Giderse, haccı kabul olur ise de, haramdır. Erkeği ile gidince de, otelde, tavafta, sa’y’da ve taş atarken, erkekler arasına karışması haramdır ve haccın sevabını giderdiği gibi, büyük günaha girer. Ebedi mahrem erkeği bulunmayan kadın, ihtiyarlayınca, göremez olunca veya iyi olmayacak bir hastalığa yakalanınca yerine vekil gönderir. Daha önce göndermez.
Bid’at sahibi, cahil din adamlarının hac zamanında kitaplara uymayan şeyler yaptıklarını ve bölücü sözler söylediklerini işitiyoruz. Bunları işiterek, hacca gitmeği terk etmemeli, bu mühim farzı yapmaktan mahrum kalmamalı, hacca gidince de, o mezhepsizlere uymamalı ve zararlı sözlerine aldanmamalıdır. (Tam İlmihal s. 342)