Cevap:
Konu ile alakalı olarak Dürr-ül-muhtâr ve Redd-ül-muhtârda deniyor ki:
“İcarenin yani kiralamanın sahih olması için, ücretin ve menfaatin bildirilmesi şarttır. Mekânın ve tarlanın menfaati, zaman bildirmekle belli olur. Sanat sahiplerinin, menfaati, zamanı ve işi birlikte söylemekle, nakil vasıtalarında ise, bu iki şarttan herhangi birini söylemekle belli olur. Vakfın, yetimin, Beyt-ül-mâlın olan tarla, üç seneden, ev, dükkân ise, bir seneden fazla kiraya verilemez.
Uzun zaman kiraya verilmeleri için, Hanbeli mezhebi taklid edilmelidir. Fakat, kira şartlarının hepsinin Hanbeli mezhebine uygun olması lazım olur. Altından ve gümüşten olan ziynet eşyası, süs olarak kullanmak için ve elbise, kumaş, giymek için kiraya verilir.”
***
Sual: Çeneden aşağıda kalan sakalı, abdest alırken yıkamak gerekir mi?
Cevap:
Sık sakalın üstünü yıkamak farzdır. Çeneden sarkan sakalı ve sarkan saçı yıkamak farz değildir. Dudağın görünen kısmını yıkamak lâzımdır.
***
Sual: Abdest alırken kol dirseklerini ve ayakların topuk kemiklerini de yıkamak mı gerekir?
Cevap:
Kolun dirseklerini ve ayağın iki tarafındaki tümsek topuk kemiklerini yıkamak farzdır. Çıplak ayağı yıkamayıp, mesh etmek caiz değildir. Mesh, başka yerde kullanılmadık yaşlığı, mesh edilecek yere değdirmek, sürmektir. Yaş bez, yağmur, kar sürünmesi ile de olur. Sarkan saçı değil, başı mesh etmek lazımdır. Başı nezleli olup da, mesh zarar verirse mesh etmez.
***
Sual: Maliki mezhebinde, mestin altını da mesh etmek gerekir mi?
Cevap:
Malikide mestin altını ve üstünü tamamen mesh etmek lazımdır. Bunun için, yaş sağ el ayası, sağ mestin ucuna konup topuğa doğru çekilir. Sol el ayası da, altına konup, çekilerek, topuğun iki tarafı baş ve küçük parmaklar ile kavranır. Sonra, sol el ayası sol mestin üstünden ve sağ el ayası altından çekilip, kavranır. Mestin temiz olması, Malikide de farzdır.
***
Sual: Elin üzerinde kabuk bağlamış çıbanı, abdest alırken yıkamak gerekir mi?
Cevap:
Kabuk altındaki çıban yıkanmaz. Tırnak üzerinde kalan kına da böyledir. Ojenin altını yıkamak farzdır. Dar yüzüğü, altına su gitmesi için oynatmak lazımdır.
***
Sual: Taat ve ibadet etmek ne demektir? İslamiyete uymadan Allahü teâlâya kulluk yapılamaz mı?
Cevap:
Hüccet-ül-islâm İmam-ı Gazalinin (Eyyühel Veled) kitabında buyruluyor ki: Nasihatların hülasası, özü, Allahü teâlâya kulluk ve itaat etmenin ne demek olduğunu bildirmektir. Taat demek ve ibadet demek, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma tâbi olmak demektir. Yani, bütün sözlerini ve hareketlerini Onun emirlerine ve nehiylerine uydurmak demektir. Yani her söylediğin ve her yaptığın ve söylememen ve yapmaman, hep Onun emri ile olmaktır.
Şunu iyi bil ki, ibadet şeklinde yaptığın işler, eğer Onun emri ile olmadı ise, ibadet olmaz, belki günah olur.Eğer namaz ve oruç iseler de böyledir. Nitekim biliyorsun ki, Ramazan Bayramının birinci günü ve Kurban Bayramının her dört günü oruç tutmak günahtır, isyan etmektir. Halbuki, oruç bir ibadettir. Fakat, emir ile olmadığından günah oldu. Bunun gibi, başkasından zor ile alınan elbise içinde veya böyle bir yerde namaz kılmak da günahtır. Halbuki namaz bir ibadettir. Fakat, emir ile olmayınca isyan oluyor. Bunlar gibi, bir kimsenin, nikâhlı ailesi olan bir kız ile her türlü oyun ve latifeler yapması ibadettir, yani sevabdır. Bunun sevabı hadîs-i şerif ile bildirilmektedir. Halbuki yapılan şey oyun ve eğlencedir. Fakat emir ile olduğundan sevabdır. Görülüyor ki, ibadet demek, yalnız namaz kılmak, oruç tutmak değildir. İbadet demek, İslamiyetin emirlerine uymak demektir. Çünkü, namaz ve oruç, İslamiyete uygun olunca, ibadet olurlar. (Hak Sözün Vesîkaları s. 363)