Cevap:
İnsan, bir iş yapacağı zaman, evvela kalbine bir hatara [fikir, düşünce] gelir. Bunu yapmak ister. Bu isteğine (Niyet) denir. Bu işi yapmaları için uzuvlarına [organlarına] emreder. Emir vermesine (Kast, teşebbüs) denir. Uzuvların iş yapmalarına (Kesb) denir.
Kalbin yaptığı işlere (Ahlak) [huy] denir. Kalbe hatara altı yerden gelir: Allahü teâlâdan gelen hataralara (Vahiy) denir. Vahiy, yalnız Peygamberlerin kalplerine gelir. Meleklerin getirdikleri hataralara (İlham) denir. İlham Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve salih Müslümanlarına kalplerine gelir. Salih Müslümanların verdikleri hataralara (Nasihat) denir. Vahiy, ilham ve nasihat, daima iyi ve faydalıdır. Şeytandan gelen hataralara (Vesvese), insanın kendi nefsinden gelen hataralara (Heva), kötü arkadaşın telkin ettiği [aşıladığı] hataralara (İğfal) denir.
Nasihat her insana verilir. Vesvese ve heva, kâfirlerin ve fasık Müslümanların kalplerine gelir. İkisi de, fena [kötü] ve zararlıdır. Allahü teâlânın razı olduğu, beğendiği şeylere (İyi) denir.
Beğenmediklerine (Fena) denir. Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu için, iyi ve fena şeyleri (Kur’ân-ı kerim)de bildirmiştir. İyileri yapmağı emretmiş, fenaları yasaklamıştır. Bu emir ve yasaklara (Ahkâm-ı islâmiyye) denir. Bir kalp, iyi arkadaşların nasihatlarına ve akla tabi olup, ahkâm-ı islâmiyyeye uyarsa, nurlanır, temiz olur.
Dünyada ve ahirette saadete, huzura kavuşur. Fena kimselerin, zındıkların iğfal edici, aldatıcı sözlerine, yazılarına ve nefse, şeytana uyup, ahkâm-ı islâmiyyeye uymayan kalp, kararır, bozulur. Nurlu, temiz kalp, ahkâm-ı islâmiyyeye uymağı sever.
Kararmış kalp, kötü arkadaşa, nefse, şeytana uymağı sever. Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu için, dünyanın her yerinde yeni doğan çocukların kalplerini temiz olarak yaratmaktadır. Bunları, sonra anaları, babaları ve fena arkadaşları karartmakta, kendileri gibi yapmaktadır. (İslam Ahlâkı s. 170)