Cevap:
İslâmın beş şartından en üstünü, (Kelime-i şehadet) söylemek ve manasına inanmaktır. Bundan sonra üstünü, namaz kılmaktır. Daha sonra, oruç tutmak, daha sonra, hac etmektir. En sonra, zekât vermektir. Kelime-i şehadetin en üstün olduğu, sözbirliği ile bellidir. Geri kalan dördünün üstünlük sırasında, âlimlerin çoğunun sözü, yukarıda bildirdiğimiz gibidir. Kelime-i şehadet, Müslümanlığın başlangıcında ve ilk olarak farz oldu. Beş vakit namaz, bisetin onikinci senesinde ve hicretten bir sene ve birkaç ay önce mirac gecesinde farz oldu. Ramazan-ı şerif orucu, hicretin ikinci senesinde, Şaban ayında farz oldu. Zekât vermek, orucun farz olduğu sene, Ramazan ayı içinde farz oldu. Hac ise, hicretin dokuzuncu senesinde farz oldu.
Bir kimse, İslâmın bu beş şartından birini inkâr ederse, yani inanmaz, kabul etmezse, yahut alay eder, saygı göstermezse, neuzibillah, kâfir olur. Bunlar gibi, helal ve haram olduğu, açık olarak ve sözbirliği ile bildirilmiş olan başka şeylerden birini de kabul etmeyen, yani helale haram diyen veya harama helal diyen de kâfir olur. (Herkese Lâzım Olan Îmân s. 17)
***
Sual: Allahü teâlânın sıfatlarını öğrenmemek, bilmemek özür olur mu? Sıfat-ı zâtiyye nelerdir?
Cevap:
İslâm âlimleri buyurdu ki, (Mükellef) olan, yani âkıl ve baliğ olan, kadın, erkek her Müslümanın, [Allahü teâlâyı tanıması, bilmesi, yani] Allahü teâlânın sıfat-ı zâtiyyesini ve sıfat-ı sübûtiyyesini, doğru bilmesi ve inanması lâzımdır. Herkese ilk farz olan şey budur. Bilmemek özür olmaz. Bilmemek günah olur.
Allahü teâlânın (Sıfat-ı zâtiye)si altıdır. Bunlar: Vücut, Kıdem, Beka, Vahdaniyet, Muhalefet-ün lil-havadis ve Kıyam-ü bi-nefsihi’dir. Vücut, kendiliğinden var olmak demektir. Kıdem, varlığının öncesi, başlangıcı olmamaktır. Beka, varlığı sonsuz olmaktır, hiç yok olmamaktır. Vahdaniyet, hiç bir bakımdan şeriki, naziri, benzeri olmamaktır. Muhalefet-ün lil-havadis, hiçbir şeyinde, hiçbir mahluka, hiçbir bakımdan benzemez demektir. Kıyam-ü bi-nefsihi, varlığı kendindendir, hep var olması için, hiçbir şeye muhtaç değildir, demektir. Bu altı sıfatın hiç biri, mahlukların hiçbirinde yoktur. Bunların, mahluklara hiçbir surette teallukları, bağlantıları da yoktur. Bazı âlimler, Vahdaniyet ve Muhalefet-ün lil-havadisin aynı olduklarını söyleyerek, (sıfat-ı zâtiyye beştir) demişlerdir]. (Herkese Lâzım Olan Îmân s. 11)