Cevap:
Sadaka-i fıtır hakkında Redd-ül-muhtârda deniyor ki:
“İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar malı, parası bulunan her Müslümanın, Ramazan Bayramının birinci günü sabahı, tan yeri aydınlanırken, Fıtra vermesi vacip olur. Daha önce ve daha sonra vacip olmaz. Fıtra ve kurban nisabı hesabına katılacak malın ticaret için olması şart olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da lazım değildir. Bayramın birinci günü sabah namazı girdiği anda, nisap miktarı kadar mala malik olmak şarttır. O andan sonra nisaba kavuşanın, dünyaya veya imana gelenin fıtra vermesi vacip olmaz. Misafir olanın da fıtra vermesi lazımdır. Ramazan-ı şerifte veya Ramazandan önce ve bayramdan sonra vermesi de caizdir. Hatta bir kimse, fıtra veya zekât, kefaret veya nezir ettiği, adadığı şeyi vermeden ölürse ve verilmesini vasiyet etmedi ise, vârislerinden birinin, ölenin değil, kendi malından, bunları fakirlere vermesi caiz olur. Fakat vâris, bunları vermeye mecbur değildir. Eğer ölen kimse, hayatta iken vasiyet etmiş ise, bıraktığı malın üçte birinden verilmesi lazım olur. Mal bırakmadı ise, vasiyeti yapılmaz.”
***
Sual: Fıtrayı, bayram namazından önce mi vermek gerekir?
Cevap:
Hanefi mezhebinde bayram namazından önce verilince, sevabı daha çok olur. Şâfii mezhebinde Ramazandan önce, Maliki ve Hanbeli mezhebinde ise bayramdan önce verilemez.
***
Sual: Bir kimse, fıtrasını bölerek birkaç fakire verebilir mi?
Cevap:
Bir kişinin fıtrası, bir fakire veya birkaç fakire verilebildiği gibi, bir fakire birkaç kişinin fıtrası da verilebilir.
***
Sual: Küçük çocuğun ve delinin malı varsa, fıtrası, bu mallardan mı verilir?
Cevap:
Küçük çocuğun ve delinin malları varsa, bunların fıtraları da, mallarından verilir. Velileri vermezse, çocuk büyüyünce, deli iyi olunca, eski fıtralarını da kendileri verir.
***
Sual: Ergenliğe ulaşmamış küçük çocukların fıtralarını, babaları mı verir?
Cevap:
Baliğ olmayan çocukların malı yoksa, bunların fıtrasını babaları, kendi fıtrası ile birlikte verir. Yani kendi zengin, nisaba malik ise verir. Hanımı ve büyük çocukları için vermez. Fakat verirse sevap olur.
***
Sual: Ramazan ayında yapılan hayırlara, verilen sadakalara, çekilen tesbihlere, daha mı çok sevap verilir?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabının 1. cilt 45. mektubunda buyuruyor ki:
“Ramazan-ı şerif ayında yapılan nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda, bir oruçluya iftar verenin günahları affolur, Cehennemden azad olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz. Bu ayda, emri altında bulunanların işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren amirler de affolur, Cehennemden azad olur. Resulullah efendimiz, bu ayda, esirleri azad eder, her istenilen şeyi verirdi.
Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene, bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer. Bu ayı fırsat bilmelidir. Elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.Kur’ân-ı kerim Ramazan ayında indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince; (Zehe-bezzama' vebtelletil urûk ve sebe-tel-ecr inşâallahü teâlâ) okumanın sünnet olduğu Tebyînin Şelbî haşiyesinde yazılıdır. Teravih kılmak ve hatim okumak mühim sünnettir.”
***
Sual: Günlerin uzun olmasını bahane ederek oruç tutmak istemeyenlere ne söylenebilir, ne anlatılabilir?
Cevap:
Orucu, Allahü teâlânın emri olduğuna inanarak ve sevap bekleyerek tutmak lazımdır. Günlerin uzun ve oruç tutmanın güç olmasından şikâyet etmemelidir. Günlerin uzun olmasını, oruç tutmayanlar arasında güçlükle oruç tutmayı fırsat ve ganimet bilmelidir. Buhârîdeki bir hadîs-i şerifte;
(Bir kimse, Ramazan ayında oruç tutmayı farz, vazife bilir ve orucun sevabını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günahları affolur) buyuruldu.
***
Sual: Ramazan orucuna niyet, ne zaman başlar ve ne zaman son bulur?
Cevap:
Niyetin zamanı, bir gün önce güneş batmasından başlayıp, ertesi günü Dahve-i kübraya kadardır. Ramazan orucuna kalp ile niyet etmek farzdır.