Cevap:
İslamın beş şartından dördüncüsü, mübarek Ramazan ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç, hicretten 18 ay sonra, şaban ayının onuncu günü, Bedir gazasından bir ay evvel farz oldu. Ramazan, yanmak demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tövbe edenlerin günahları yanar, yok olur. Selmân-ı Fârisî hazretleri, Resulullah efendimizin Şaban ayının son günü hutbede şöyle buyurduğunu bildirmektedir:
(Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece ki Kadir gecesi, bin aydan daha faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri teravih namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmış gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden azad eder. O oruçlunun sevabı kadar, ona sevap verilir.) Eshâb-ı kiram;
-Ya Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftar verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz deyince. Resulullah efendimiz;
(Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de, bu sevap verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu Cehennemden azad olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların vazifesini hafifletenleri, Allahü teâlâ af edip, Cehennem ateşinden kurtarır. Bu ayda dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, Kelime-i şehadet söylemek ve istiğfar etmektir. İkisini de, zaten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allahü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden Ona sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyamet günü susuz kalmayacaktır) buyurdu
***
Sual: Ramazan ayı gelince, şeytanlar insanlara musallat olamaz mı?
Cevap:
Evet olamazlar çünkü Buhârîde bildirilen hadis-i şerifte;
(Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır) buyurulmaktadır.
***
Sual: Orucu bozan ve kefaret gerektiren durumlar nelerdir? Kaza, adak ve nafile oruçları bozunca da kefaret gerekir mi?
Cevap:
Ramazan ayında, oruçlu olduğunu bildiği hâlde ve fecir ağarmadan evvel niyet etmiş iken, faydalı bir şey yemekle, içmekle, yani gıda veya deva olarak yenilmesi âdet olan veya zevk ve keyif veren bir şeyi ağızdan mideye sokmakla veya cima yapmak ve yapılmakla oruç bozulur ve kaza ve kefaret lâzım olur. Bu tarife göre, sigara içmek orucu bozar. Hem kaza, hem kefaret lâzım olur. Çünkü, dumandaki katı ve sıvı zerreler tükürük ile mideye giderler. Hacamat, gıybet gibi, orucu bozmadığı iyi bilinen şeyden sonra, oruç bozuldu sanarak, bile bile yese, orucu bozularak kaza ve kefaret lâzım olur.
Ramazanda fecirden evvel niyet etmeyen kimse, dahveden önce oruç bozacak bir şey yaparsa, iki imama göre, hem kaza, hem de kefaret lâzım olur. Çünkü, niyet ederek oruç tutmak imkânı mevcut iken, bu imkânı kaçırmıştır. İmâm-ı a’zama göre ise, yalnız kaza lâzım olur. Dahve vaktinden sonra yer, içerse, üç imama göre de, kefaret lâzım olmaz. Kefaret cezası, mübarek Ramazan ayının hürmet, namus perdesini yırtmanın karşılığıdır. İmâm-ı a’zama göre, dört mezhepte de sahih olan Ramazan orucunu bile bile bozmanın cezasıdır. Şafii mezhebinde, fecirden önce niyet şart olduğundan, fecirden önce niyet etmeyen veya zorla, özürle bozan Hanefiler de, İmâm-ı a’zama göre kefaret yapmaz. Kaza, adak ve nafile oruçları bozunca, kefaret yapılmaz. Ramazanın bir gününde, kaza lâzım olan bir şey yaparak orucunu bozan kimse, başka gününde de bu şeyi kast ile yine yaparsa, kefaret de lâzım olur. (Tam İlmihâl s. 317)