Cevap:
(Dürr-ül-muhtâr) beşinci cild, 481. ci sahifede diyor ki, (Nevruz veya Mihrican [Martın ve Eylülün yirminci] günlerinde, bunların isimlerini söyleyerek hediye vermek haramdır. Bu günleri bayram bilerek vermek, küfür olur. Bu günleri tazim ederek kâfire yumurta veren kâfir olur. Bu günlerde bir şey satın almak da böyledir. Her zaman aldığını satın alırsa, kâfir olmaz).
(Bezzâziyye) fetvasında diyor ki, (Nevruz günü, mecusilerin bayramıdır. O gün, mecusilerin yanına gidip, onların yaptıklarını yapmak küfürdür. O gün, bayram yapan Müslümanın imanı gider de haberi olmaz). Noel günü ve gecesinde ve kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapanın da kâfir olduğu bu fetvadan anlaşılmaktadır.
Nevruz günü [ve Noel gecesi] mecusiler gibi bayram yapmak, kâfirlere teşebbüh [benzemek] olur. Hakiki Müslümanlık, takva ile olur. Şirkten ve haramlardan sakınmakla olur. Kalpte hâllerin hâsıl olması ve bazı şeylerin keşfolunması, görülmesi ve fen bilgilerinin dışında akılları şaşırtacak işlerin yapılması, kâfirlerde de hâsıl olur. Riyazetler çekmek, belli şeyleri ibadete olarak yapmak, muska yazmağı, hastaları, büyülenmiş olanları okumağı, üflemeyi, sanat hâline getirmek, din işleri değildir.
Cahilleri, ahmakları toplamak ve dünyalık ele geçirmek için yapılmaktadır. İslamiyette bunların kıymeti ve ehemmiyeti yoktur. İslamiyette kıymeti olan ve ehemmiyeti olan ve insanı Allahü teâlâya yaklaştıran şey, ancak, Onun Resûlüne, Peygamberine “sallallahü aleyhi ve âlihi ve sellem” uymak, O yüce Peygamberin izinde bulunmaktır. Eshâb-ı kiramın ve Ehl-i beyt-i ızâmın “radıyallahü anhüm” yolu budur. Kur’ân-ı kerim bu yolu göstermek için gönderilmiştir. Allahü teâlâ, hepimizi sevgili Peygamberinin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kiramın ve Ehl-i beyt-i ızâmın yolunda bulundursun! (Tam İlmihâl s. 769-770)
***
Sual: Nefsi zayıflatmak için ne yapılabilir?
Cevap:
Nefs-i emmare, hiç iyilik yapmak istemez. Hep kötülük yapmak ister. Kendisine ve başkalarına zararlı olan şeyleri sever. İnsanın dünyada ve ahirette saadete kavuşması için, nefsine uymaması, onu zayıflatıp, zarar yapamayacak hâle düşürmesi lâzımdır. Nefsi zayıflatacak birinci ilaç, İslamiyete uymaktır. Haramların hepsi, dünya malına, mevkiine, zevklerine düşkün olmak, nefsin gıdasıdır. Onu besler, kuvvetlendirirler.
Nefs kuvvetlenince, bütün iyiliklerin, güzel ahlakın, fennin ve medeniyetin membaı, kaynağı olan İslamiyete saldırır. Din ile, iman ile, Allahü teâlânın emirleri ile alay eder. Herkesin kendi gibi taşkın, şaşkın olmasını, haksızlık, kötülük, zulüm yapmasını ister. Kendisi gibi olanlara ilerici, kendine uymayanlara gerici der. İnsanın en büyük düşmanı, kendi nefsidir ve nefislerini beslemiş, azdırmış olan gâfil, cahil kimselerdir. (Tam İlmihâl s. 755)