Cevap:
Topraktan alınan mahsulün zekatına uşur denir ve uşur vermek de farzdır. Borcu olanın da uşur vermesi lazımdır. İmâm-ı a'zam hazretleri buyuruyor ki:
“Her sebze ve meyve, az olsun, çok olsun, mahsul topraktan alındığı zaman, onda birini veya kıymeti kadar altın veya gümüşü, Müslüman fakirlere vermek farzdır.”
Hayvan gücü ile veya dolap, motor ile sulanan yerdeki mahsul elde edilince, yirmide biri verilir. İster onda bir, ister yirmide bir olsun, hayvan, tohum, alet, gübre, ilaç ve işçi masraflarını düşmeden evvel, vermek lazımdır. Bir sâ'dan az mahsulün uşru verilmez. Toprağın sahibi çocuk, deli, köle olsa da, uşru verilir. Ne kadar olursa olsun, ev bahçesindeki meyve ve sebzeler için, odun, ot ve saman için uşur verilmez. Balın masraflar yapılsa dahi, pamuğun, çayın, tütünün, dağdaki ağaç meyvelerinin mesela zeytinlerin, üzümlerin onda biri, uşur olarak verilir. Zift, petrol ve tuz için uşur yoktur. Uşru verilmeyen mahsulü yemek haramdır. Yedikten sonra da, vermek lazımdır.
***
Sual: Namazda sureleri, şarkı söyler gibi okuyan ve namaz vakitlerine dikkat etmeyen kimsenin arkasında kılınan namaz kabul olur mu?
Cevap:
Elhan ederek yani musiki perdelerine, kalıplarına uyarak, teganni eden ve namazı vaktinden evvel kıldıran imamın arkasında kılınan namazı iade etmenin lazım olduğu, Halebî-i kebîr sonunda yazılıdır.
***
Sual: Denizde kaybolan ve vahşi hayvanların parçaladığı kimselere de, kabirde azap veya nimet olur mu?
Cevap:
Ahmet Âsim efendi, Emâlî şerhinde diyor ki:
“Bir kimseyi kurtlar parçalayıp yeseler yahut ateşte yaksalar, denizde çürüse, sual olunup, kabir azabını veya nimetini bulur. Kafirlere ve tövbesiz ölen fasıklara kabirde azap yapılır. Hadis-i şeriflerde;
(Kabir, Cennet bahçelerinden bir bahçe yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur.)
(Kabir azabından Allaha sığınırız.)
(Üzerinize idrar sıçratmayınız! Çok kimseye kabir azabı bundan olacaktır.)
(Meyyit, ehlinin, evladının ağlamalarından azap duyar) buyuruldu. Resulullah efendimiz, iki kabir yanında durup;
(Bunlardan biri, idrar sıçramasından sakınmadığı için, diğeri ise, Müslümanlar arasında söz taşıdığı için, kabir azabı çekiyorlar) buyurdu.”