Cevap:
Peygamber efendimiz; (İlim sahibi olan, Müslüman olur. Cahil olan, din düşmanlarına aldanır) buyurarak, bilgili olmayı tavsiye buyurmaktadırlar. İslamiyet, kadere inanmak ve kanaat etmektir. Fakat kader, bazı cahillerin zannettiği gibi çalışmamak, fazla istememek değildir. Kader, insanların ne yapacağını, Allahü teâlânın önceden bilmesi demektir. Allahü teâlâ, çalışmayı emrediyor, çalışanları övüyor. Nisâ suresinin 94. âyetinde mealen; (Cihad edenler, çalışanlar, uğraşanlar, oturduğu yerde ibadet edip cihad etmeyenlerden daha üstündürler, daha kıymetlidirler) buyuruldu.
Resulullah efendimiz; (Çalışıp kazananları Allahü teâlâ sever) buyuruyor. İslam âlimlerinin hazırladığı kitapları dikkatli bir şekilde okuyanlar, İslamiyetin, çalışmak, kazanmak dini olduğunu daha iyi anlarlar. Resûlullah efendimiz; (İki gün bir derecede bulunan, ilerlemeyen aldandı), (İşlerinizi yarına bırakmayınız. Sonra yok olursunuz!) ve (Yabancı dil öğrenin. Düşmanın şerrinden böylece kurtulursunuz!) buyurarak, çalışmayı, her gün ilerlemeyi, yükselmeyi emretmektedir.
***
Sual: Din kitaplarında zaruret hâlinde caiz olur ifadeleri geçiyor. Zaruret ne demektir ve zaruret hâlinde haram olan şeyleri yapmak caiz mi oluyor?
Cevap:
İnsanı bir şey yapmaya zorlayan semavi sebebe, yani insanın elinde olmayarak hasıl olan sebebe zaruret denir. İslamiyetin emir ve yasak etmesi, tedavi edilemeyen şiddetli ağrı, bir uzvun yahut hayatın telef olma tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti hep zarurettir. Mesela yiyecek olarak leşten başka bir şey bulamayan, aç kalan kimsenin, ölmeyecek kadar leş yemesi, zaruret olur.
***
Sual: Hasta olan bir kimsenin, alkol gibi haram olan bir maddeyi, ilaç olarak kullanmasında dinen bir mahzur var mıdır?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:
“Kullanılması haram olan bir şeyi, temiz olsun, pis olsun, ilaç olarak kullanmak haramdır. Fakat, hastalığa iyi geleceği bilinirse ve ondan başka da ilaç yoksa, kullanılmasına izin verilmiştir.”