Cevap:
Kalp, göze tabidir. Gözler haramdan sakınmazsa, kalbi korumak güç olur.
Kalp, harama dalarsa, zinadan sakınmak güç olur. O hâlde, imanı olanların, Allahü teâlâdan korkanların, harama bakmaması lâzımdır. Ancak bu suretle, kendini korumak, dünya ve ahirette zarardan kurtulmak mümkün olur. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerimde kadınların, kızların, yabancı erkeklerle yumuşak sesle, nezâketle konuşmalarını, böylece kötü adamların kalplerine fenalık getirmelerini men buyurmakta, buna sebep olmayacak şekilde söylemelerini istemektedir.
Kadınların, yabancı erkeklere süslenmelerini yasak etmektedir. Bileziklerinin sesini duyurmamak için, yavaş, sessiz yürümelerini emretmektedir. Yani fıska, günaha sebep olan her şey de günahtır. O hâlde günaha, harama sebep olan şeylerden kaçmak lâzımdır. (Tam İlmihal s. 781)
***
Sevmemenin az veya çok olması
Sual: İbadeti çok olan mümini, az olandan daha çok mu sevmelidir? İsyanı, küfrü daha çok olan kafirleri, küfrü az olanlardan daha çok mu sevmeyeceğiz?
Cevap:
Hadîs-i şerifte, (Üç şey imanın lezzetini arttırır: Allahü teâlâyı ve Resûlünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen Müslümanı Allah rızası için sevmek, Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemek) ve (İbadetlerin en kıymetlisi, hubb-i fillah ve buğd-ı fillahtır) buyuruldu. İbadeti çok olan mümini, az olandan daha çok sevmek lâzımdır. İsyanı daha çok olan, küfrü ve fuhşu yayan kâfirleri daha çok sevmemek lâzımdır. Allah için düşmanlık edilmesi lâzım gelenlerin başında, insanın kendi nefsi gelir.
Sevmek demek, onların yolunda bulunmak demektir. İmanın alâmeti de, (hubb-i fillah ve buğd-ı fillah)tır. Bir hadîs-i şerifte, (Allahü teâlânın bazı kulları vardır. Bunlar, Peygamber değildir. Peygamberler ve şehitler, kıyamet günü bunlara imrenirler. Bunlar, birbirini tanımayan, uzak yerlerde yaşayan, Allah için birbirini seven müminlerdir) buyuruldu. (İslâm Ahlâkı s. 99)