Cevap:
Allahü teâlâ, herkesin kalbine bir melek vazifelendirmiştir. Bu melek, insana iyi düşünceler (ilham) eder. Şeytan da, insanın kalbine kötü düşünceler, (vesvese)ler getirir. Helal yiyen kimse, ilham ile vesveseyi birbirinden ayırır.
Haram yiyenler ayıramaz. İnsanın nefsi de, kalbine kötü düşünceler getirir. Bu düşüncelere ve arzulara (Heva) denir. İlham ve vesvese devamlı olmaz. Nefsin hevası ise, devamlıdır ve gittikçe artar. Vesvese, dua ederek, zikir ederek azalır ve yok olur. Heva ise, ancak kuvvetli (mücahede) ile azalır, yok olur. Şeytan, köpek gibidir. Köpek kovalayınca kaçar ise de, başka taraftan yine gelir.
Nefs, kaplan gibidir. Saldırması, ancak öldürmekle biter. İnsanlara vesvese veren şeytana bunun için (hannâs) denilmiştir. İnsan, şeytanın bir vesvesesine uymazsa, bundan vazgeçer. Başka vesveseye başlar. Nefs-i emmare, daima zararlı şeyler ister. Şeytan ise, çok hayırlı işe mâni olmak için, az hayırlı olan şeyi de vesvese yapar. Büyük günaha sürüklemek için, küçük hayır yapmağı da vesvese eder.
Şeytanın vesvesesi olan hayırlı iş, insana tatlı gelir ve acele ile yapmak ister. Bunun için, hadîs-i şerifte, (Acele etmek, şeytandandır. Beş şey bundan müstesnadır: Kızını evlendirmek, borcunu ödemek, cenaze hizmetlerini çabuk yapmak, misafiri doyurmak, günah yapınca hemen tövbe etmek) buyuruldu. (Eşi’at-ül-lemeât)de, namazı geciktirmemeli bâbındaki hadîs-i şerifte, (Ya Ali! Üç şeyi geciktirme! Namazı evvel vaktinde kıl! Hazırlanmış cenaze namazını hemen kıl! Dul veya kızı, küfvü isteyince, hemen ver!) Yani, namazını kılan ve günah işlemeyen ve nafakasını helalden kazanan birini bulunca, hemen ona ver buyuruldu. İlham olunan hayır, Allahü teâlânın korkusu ile ve yavaş yavaş yapılır ve sonu düşünülür. Bir hadîsde, (Melekten gelen ilham, İslamiyete uygun olur.
Şeytandan gelen vesvese İslamiyetten ayrılmağa sebep olur) buyuruldu. İnsan, ilham olunan şeyleri yapmalı. Vesveseyi yapmamak için cihat etmeli, çalışmalıdır. Nefse uyan kimse vesveselere tâbi olur.
Nefsin hevasına uymayanın, ilhama uyması kolay olur. Bir hadîs-i şerifte,(Şeytan, kalbe vesvese verir. Allahın ismi zikredilince, söylenince kaçar. Söylenmezse vesveselerine devam eder) buyuruldu. [Zikretmek lâzım olduğu, bu hadîs-i şeriften de anlaşılmaktadır.]
Kalbe gelen hâtıranın cinsini anlamak için, İslamiyete uygun olup olmadığına bakılır. Böyle anlaşılamazsa, salih olan bir âlime sorulur. Salih olmayan, dini dünya kazançlarına âlet eden kötü din adamına sorulmaz. Yahut, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” kadar üstatlarının hepsi malum olan hakiki bir rehbere sorulur. (Kutb-i medâr) denilen Evliya, az olsa da, kıyamete kadar mevcuttur. (Kutb-i irşâd) denilen Ehl-i sünnet âlimi her zaman ve her yerde bulunmaz. Uzun zaman aralıkları ile ve nadir olarak bulunur.
Her yerde çok bulunan cahil tarikatçıları ve yalancı şeyhleri, hakiki rehber sanmamalıdır. Böylelerin tuzaklarına düşerek dünyada ve ahirette saadetten mahrum kalmamak için çok uyanık olmalıdır. Kalbe gelen hâtıra, nefse acı gelirse, hayır olduğu anlaşılır. Tatlı gelir, hemen yapmak isterse, şer olduğu anlaşılır.