Cevap:
Müzik, her çeşit çalgı insanları alkolikler ve morfinmanlar gibi gaflet içinde, uyuşuk yaşatmaktadır. Böylece nefisleri azdırarak seadet-i ebediyyeden mahrum kalmasına sebep olmaktadır. İslam dini insanları bu afetten, bu sonsuz felaketten korumak için müziği kısımlara ayırmış, zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir.
Dürr-ül-mearif dördüncü sayfasında buyuruluyor ki: “Aletsiz, çalgısız olan sese sima yani teganni denir. Alet ile, çalgı ile birlikte olan insan sesine gına yani müzik denir. Gınanın haram olduğunu bütün âlimler sözbirliği ile bildirmişlerdir. İsra suresinin 64. ayetinin, gınayı haram ettiğini bildiren âlimler vardır.”
İbni Âbidin dördüncü ciltte şahitliği kabul edilmeyenleri anlatırken buyuruyor ki: “Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Vaaz ve hikmet bulunan şiir dinlemek caizdir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir.” Fakat erkek kadın bir arada bulunmamalıdır. Hadika’da el afetlerini bildirirken buyuruyor ki: “Harpte, hac yolunda ve askerlikte davul ve benzeri aletleri çalmak caizdir.” Mekteplerde, milli ve siyasi toplantılarda ve bayramlarda bando, marş çalmak caiz olduğu buradan anlaşılmaktadır.
Musikinin haram ve zararlı olduğunu bildirmekten maksadımız, buna tutulmuş olan binlerce insanı fasık ve günahlı olmakla lekelemek değildir. Şunu bildirmek isterim ki, bu satırları yazanın günahları okuyucularınınkinden kat kat fazladır.
Masum, günahsız olan ancak Peygamberlerdir (aleyhimüsselam). Yayılmış olan günahları bilmemek de, ayrıca günahtır. Sözbirliği ile bildirilen haramları helal sanarak sıkılmadan işleyen kâfir olur. Günahlarımızın çokluğunu düşünerek Rabbimize karşı her zaman mahcup, boynu bükük olmalıyız. Her gün tövbe etmeliyiz. (Seadet-i Ebediyye s.718-734)