Cevap: Muhammed Masum Farukî hazretleri, 3. cildin 55. mektubunda buyuruyor ki:
“Âl-i İmran suresinin 28. âyetinde mealen, (Müminler müminlerden başkalarını, kâfirleri sevmesinler. Onları seven, Allahü teâlâyı sevmiş olmaz. Darülharbde zaruret olunca onlara dostluk göstermek caiz olur) buyuruldu. Tefsir-i kebir sahibi bu âyet-i kerimeyi güzel açıklamışdır. (Bu âyet, kafirleri sevmeği haram etdi) demişdir.
Al-i İmran suresinin 118. âyet-i kerimesi mealen, (Ey mü’minler! Mü’min olmıyan kafirlerle dost, arkadaş olmayınız!) ve Mücadele suresinin 22. âyet-i kerimesi mealen, (Allahü teâlâya ve âhiret gününe inanan, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez) ve Maide suresinin 51. âyet-i kerimesi mealen, (Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları sevmeyiniz!) ve Mümtehine suresinin 1. âyet-i mealen, (Ey iman edenler! Benim ve sizin düşmanlarımızı sevmeyiniz) ve Tevbe suresinin 71. âyeti mealen, (Mü’minlerin erkekleri ve kadınları birbirlerini severler)dir. Bu âyet-i kerimeler de kâfirleri sevmeyi haram etmektedir.
(Müminler müminlerden başkalarını, kâfirleri sevmesinler. Onları seven, Allahü teâlâyı sevmiş olmaz. Darülharbde zaruret olunca onlara dostluk göstermek caiz olur) buyuruldu.
Müminin kâfiri sevmesi üç türlü olur: Birincisi onun küfrünü beğenir. Bunun için sever. Bu muhabbet, sevgi yasaktır. Çünkü onun dininden razı olmuştur. Küfrü beğenen kâfir olur. Böyle muhabbet, imanı giderir. İkincisi herkesle iyi geçinmek için kâfire dost görünmektedir. Bu muhabbet yasak değildir. Üçüncüsü ikisi ortasıdır. Onlara meyleder, yardım eder. Dininin batıl olduğunu bilerek, akrabalık, iş arkadaşlığı sebebi ile dostluk yapar.
Bu muhabbet küfre sebep olmaz ise de caiz değildir. Çünkü bu muhabbet zamanla dinini beğenmeye sebep olur. Yukarıdaki âyet-i kerime, bu muhabbeti men etmektedir.” (Hak Sözün Vesikaları s.348-349)