Dinimize hizmet ederken, birlik ve beraberlik içerisinde olmaya çalışmalı. Eğer hepimiz, aynı şeye, aynı şekilde niyet edip, birlikte hareket edersek, aynı şeyi hedeflersek, istediğimiz neticeyi elde ederiz. Ama nefsimize uyarsak veya tek başına hareket edersek o zaman netice hüsran olur. Biz tek başımıza bir hiçiz. Bir arada olduğumuz zaman dua kabul olur, beraberken himmet, yardım gelir. Herhangi bir işimizde eksiklik veya aksama olursa, suçu başkasında değil, kendimizde aramalıyız, çünkü asıl düşman içimizdedir. Mürşid-i kâmil olan zat, Allahü teâlânın bildirmesiyle talebelerinin yaptıklarından haberdar olur. Bunu bildiren Allahü teâlâdır. Onun kudretinden şüphe etmemelidir. Bunu düşünerek, her adımda Rabbimizin rızasına uygun hareket etmeli. Kendimizi aradan çekmeli, her başarıyı o büyüklerin bereketinden bilmeli.
Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, (Tekrar dünyaya gelseydim, çıplak ayakla, her yeri dolaşır, herkesin kapısına gider, âhiretten geliyorum, âhiret var, ölüm var, Cennet var, Cehennem var derdim) buyuruyor. Şimdi çıplak ayakla da gezmek gerekmiyor. Her türlü imkân mevcut. Buna rağmen tembellik edip, Ehl-i sünnet kitaplarının yayılması için çalışmazsak vebali ağır olur.
Yine Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, (Eğer şeyhlik yapsaydım, hiçbir şeyh, bir yerde, bir mürid bulamazdı. Fakat, bana başka vazife verildi. O vazife de, İslamiyet’i yaymak ve kuvvetlendirmektir) buyuruyor. Bunun için, sultanlara, gidip nasihat verirdi. Tesirli sözleriyle, hepsini doğru yola getirirdi. Onlar vasıtasıyla İslamiyet’i yayardı.
Mürşid-i kâmil olan zat, Allahü teâlânın bildirmesiyle talebelerinin yaptıklarından haberdar olur. Bunu bildiren Allahü teâlâdır. Onun kudretinden şüphe etmemelidir. Bunu düşünerek, her adımda Rabbimizin rızasına uygun hareket etmeli. Kendimizi aradan çekmeli, her başarıyı o büyüklerin bereketinden bilmeli.
Peygamberler gıpta ederler
(Yâ Eba Hüreyre, Allah’ın kullarına, Allah’ın dinini öğret! Onlara öğretmeye giderken bastığın yere melekler kanatlarını serer. Gökteki melekler, yerdeki hayvanlar, havadaki kuşlar, denizdeki balıklar senin için dua ederler. Kıyamette sana öyle bir makam ihsan olunur ki, Peygamberler gıpta ederler) hadis-i şerifindeki müjdeye kavuşmak için, imkân nispetinde Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını dağıtmak, yaymak için çok çalışmalıdır.
Birine bir meseleyi kendimiz anlatmak yerine, ona bir kitap verilir. (Buradan okuyabilirsin) denir. En iyi emr-i maruf yolu budur. Çünkü anlatmaya kalkarsak, nefsimiz araya girer, belki kabul etmez veya iyi anlatamayız. Büyüklerin, kitaplarındaki kıymetli sözleriyle yola gelmeyen, bizim sözümüzle hiç yola gelmez.