(Ehl-i sünnet âlimleri, müt’a nikâhının caiz olmadığını ittifakla bildirmişlerdir. Bu bakımdan Ehl-i sünnet olan bir müftü, müt’a nikâhının cevazına fetva veremezse de, müt’a caizdir diye ictihad edebilir veya Şiîleri taklit yoluyla, bu yolla geçici nikâh yapabilir. Hiç kimse, böyle müt’a yapanlara “Zina eden bir fâsıktır” diyemez.)
Sorularımız:
1- Önce, (Hiçbir müftü, müt’anın cevazına fetva veremez, çünkü Ehl-i sünnet âlimleri arasında ittifak var) diyor. Sonra da, (Caiz olduğuna ictihad edebilir) diyor. (Müftü fetva veremez, fakat ictihad edebilir) diyerek nasıl çelişkili konuşabiliyor?
2- Mezhep taklidi sadece dört hak mezhep arasında olmaz mı? 72 bid’at ve dalalet fırkasından biri taklit edilebilir mi? O fırkaların cehennemlik olduğunu Peygamber efendimiz haber vermedi mi? Cehennemlik olanlar nasıl taklit edilebilir?
3- Ehl-i sünnet âlimlerinin hepsi, (Müt’a zinadır) buyururken, kendisi de, bunu kabul ettiği hâlde, zina işleyene (Fâsık denmez) demesi ne anlama geliyor?
CEVAP
1- Bugün dünyada mutlak müctehid yoktur. Olsa bile, müctehid, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri bir icmaya aykırı, Nassa muhalif ictihad edemez. Müctehidin olmadığını açıklayalım:
Mizan-ül-kübra’da, dört mezhep imamından sonra, hiçbir âlimin, mutlak müctehid olduğunu iddia etmediği bildirilmiştir. Müctehid âlimler, Asr-ı saadette, Sahabe-i kiramın zamanında, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiîn devrinde bulunuyor, sohbet bereketiyle yetişiyordu. Zaman ilerleyip, bid’atler çoğalınca, böyle kıymetli zatların azaldığı, hicri dördüncü asırdan sonra, bu vasfa mâlik bir âlimin ortada kalmadığı da, Redd-ül-muhtar ve Hadîka’da da yazılıdır. Bunun için Yusuf-i Nebhânî hazretleri, (Bugün müctehidlik taslayanın, aklı veya dini noksandır) buyurmuştur.
Aklı veya dini noksan biri, (Ben müctehidim) diye çıkıp, (Bir kerecik zina günah olmaz) veya (Yarım bardak şarap haram değildir) dese, bunlar geçerli olur mu? Bunun gibi, Resulullah efendimizin yasakladığı ve Ehl-i sünnet âlimleri tarafından hakkında icma bulunan müt’a nikâhı hakkında, (Günümüzde müt’a nikâhı caizdir) diye bir ictihad yapılamaz. Dinimiz ictihad etmenin kuralını da bildirmiş, (Nassa aykırı ictihad geçerli olmaz) buyurmuştur. Zaten nassa aykırı konuşana da, müctehid denmez, ona mülhid veya mezhepsiz denir. Çünkü dînî hükümler zamanla değişmez. (Mecelle)’de diyor ki: (Zamanın değişmesiyle, Nassa, delile dayanan ahkâm değişmez. (Dürer-ül-hükkâm şerhi)
2- Elbette dört hak mezhep arasında taklit olur. (Eşedd-ül-cihad) kitabında İbni Emîr Hac’ın, (Hocam İbni Hümâm, müctehid olmayanların dört mezhepten birini taklit etmesi lazım olur) dediği yazılıdır. İbni Nüceym-i Mısrî, (Eşbah) kitabında, diyor ki: (İbni Hümam’ın (Tahrir) kitabında açıkça bildirdiği üzere, dört mezhepten birine uymayan işin bâtıl olduğu, sözbirliği ile bildirilmiştir.) Büyük âlim Abdülgani Nablüsî (Hulasat-üt-tahkik) kitabında, İbni Hümam’ın bu yazısını bildirerek, (Bundan anlaşılıyor ki, dört mezhepten başkasını taklit etmek caiz değildir. Bugün, Muhammed aleyhisselamın dinine uymak, yalnız bu dört mezhepten birini taklit etmekle olur. (Faideli Bilgiler – Din adamı bölücü olmaz kısmı)
Bugün dört hak mezhepten birine uymayan, bid'at ehli olup Cehenneme gider. (Tahtâvî)
Mezhepsiz, hak bâtıl her mezhebe aynı açıdan bakan, aklına göre bu doğru diyen sapık demektir.
3- Ehl-i sünnet âlimlerinin icma hâline gelmiş bir hükmünü kabul etmeyenin Ehl-i sünnet olmadığı pek açıktır. (Zina edene fâsık denmez) demesinin, Ehl-i sünnette yeri yoktur. Ehl-i sünnet olmayanların yazılarına da zaten itibar edilmez.