CEVAP
Din kitaplarımızda deniyor ki:
Günlerin birbirinden ayrı olması için, güneşin doğup batması ve gece gündüz olması şart değildir. Nitekim kutuplarda altı ay gündüz ve altı ay gece oluyor. Fakat altı aylık, yani yüz seksen günlük zaman diyoruz. Cennette de günler ayrı ayrı olacaktır. Hâlbuki Cennette güneş yoktur. (S. Ebediyye)
Müminlerin makbul olanları, Cennette her sabah ve akşam; derecesi aşağı olanlar ise, her cuma günü, tecelli-i cemalle ve rüyetle müşerref olacaklardır. (H. L. O. İman)
Bu konudaki birkaç hadis-i şerif:
(Cuma, dünyada ve Cennette müminlerin bayramıdır.) [R. Nâsıhîn]
(Günlerin en hayırlısı cuma günüdür. Âdem aleyhisselam, cuma günü yaratıldı, cuma günü Cennete kondu, cuma günü dünyaya gönderildi. Kıyamet de cuma günü kopacaktır.) [Tirmizî]
(İnsanlar, Cennette de âlimlere muhtaç olurlar. Her cuma günü, Allahü teâlâ, “Benden ne dilerseniz dileyin” buyurur. İnsanlar, [hiçbir şeye muhtaç olmadıkları, her çeşit nimete kavuştukları için] ne isteyeceklerini şaşırıp, âlimlere sorarlar. Âlimler de, istenmesi gerekeni söylerler.) [Deylemî, İbni Asakir]
(Cennette müminler, Allahü teâlâyı cuma günü göreceklerdir.) [Şir’a şerhi]
(Cennet ehlinin bir çarşısı vardır. Her cuma günü oraya gelince, ferahlatıcı bir meltem rüzgârı eser, elbiselerini ve yüzlerini okşayarak güzelliklerini artırır. Hanımları, “Vallahi, bizden ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış" derler. Erkekler de, "Vallahi, siz de çok güzelleşmişsiniz!" derler.") [Müslim]
Dünya ile mukayese edilemeyen Cennet hayatı sonsuzdur. Her hafta cuma günü herkesin güzelliği artacak, Allahü teâlânın kudreti sonsuz olduğu için, bu artışlar, sonsuza kadar devam edecektir. Bu, Allahü teâlâ için zor değildir.
Belaya mâruz kalmak
Sual: Bir hoca, (Allah, insana bir nimet verirse, muhakkak buna bedel olarak bela gönderir. Çok günah işleyen çok belaya mâruz kalır) dedi. Ben çok belaya mâruz kalıyorum. Bu, günahlarımın çokluğundan mı oluyor?
CEVAP
Öyle söylemek, Allahü teâlâya suizan olur. Bedelsiz bir şey vermediği, hâşâ cimrilik ettiği gibi bir mânâ çıkar.
Cenab-ı Hak, bize o kadar çok nimet vermiş ki, bir tek gözün şükrünü, bedelini ödeyemeyiz. Bedenimizin, uzuvlarımızın haricinde, akıl vermiş. Hepsinden daha kıymetlisi iman vermiş. Bunların şükrünü yapmak kolay mı? Bütün bu nimetlere karşılık, bedel istense ne verebiliriz?
Allahü teâlâ, birçok nimeti bize ihsan ediyor. Günahlarımızı az bir şey karşılığı affetmesi de bir ihsandır. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Dostlara gelen dertlerin, belaların, musibetlerin çok olması, günahların çok olduğunu değil, günahların çok affedildiğini gösterir. Dostlarına çok bela vererek, günahlarını affeder, temizler. Böylece bunları, âhiret sıkıntılarından korur. (2/99)