(Biz tesettüre karşı değiliz, fakat kapalı gezen kadınlar, dînî siyasete alet ediyorlar. Dînî ve dînî değerleri prim toplamak için kullanıyorlar. Namaza da karşı değiliz, fakat namaz kılanlar, din istismarı yapıp, dinden prim toplamaya çalışıyorlar. Hacca da karşı değiliz. Fakat hacca gidip kendilerine hacı baba, hacı amca dedirtiyorlar, böylece dini istismar edip prim kazanmaya çalışıyorlar. Biz Abdülkadir-i Geylânî ve diğer zatlara karşı değiliz, fakat onları istismar edenlere, ölülerinden yardım bekleyenlere karşıyız. Onlardan himmet geliyor diye, onları putlaştırıyorlar. Böylece istismardan prim topluyorlar. Ölü yardım edemez, Allah'tan istemeli.)
Bu kimse, dinin emrine uymayı din istismarı olarak mı görüyor?
CEVAP
Dinin emrine uymayı sadece din istismarı olarak görmekle kalmıyor, din istismarcılığı olarak da suçluyor. Hangi konuda olursa olsun, dine uyanların dini istismar ettiklerini, prim topladıklarını söylemek art niyetli olmaktır. Yapılan şey, maddî bir menfaat için yapılıyorsa, ancak o zaman din istismarından bahsedilebilir. Namaz kılan, oruç tutan kimselerin bir menfaat için art niyetle yaptığı nasıl söylenir? Her tesettürlüye, namaz kılana veya hacca giden herkese dini istismar ediyor denir mi? Gayrimüslimlerde olduğu gibi, içimizdeki batı hayranlarında da bir İslamofobi var. Müslümanın yaptığı her ibadette bir art niyet aranır mı?
Vefat etmiş evliya zatları vasıta kılarak Allahü teâlâdan yardım istemenin dine aykırı bir yönü yoktur. Bu kimse, Vehhâbîlerden etkilenmiş olabilir. Onlar tasavvufa, yani evliyalığa düşman oldukları için keramete inanmazlar. Evliya zatları put kabul ederler. Bir de, (Senin ölmüş evliyadan istediğin oldu mu? Falanca arkadaşını hapisten çıkarabildin mi? Ölü olduğu için yardım edemedi) diyorlar. Allahü teâlâya dua edince de, yine arkadaş hapisten çıkmıyor. Hâşâ Allah diri değil mi? Demek ki duamızın kabul edilmemesinin bir sebebi vardır. Büyük zatları vesile kılıp dua edince, duamız kabul olmamışsa, bunun da bir sebebi vardır. Vefat etmiş evliya zata yardım ettiren de, yine Allahü teâlâdır. Allahü teâlânın izni olmadan kimse, kimseye yardım ve şefaat edemez.