CEVAP
İbadetlerde yapılan bid’at, günah, haram demektir. İyi günah olmaz. Âdetlerde yapılan bid’atler ise, zaten günah değildir. Bunlara da (iyi bid’at) denmez.
Faydalı bid’at olmaz. O zaman Allahü teâlânın, hâşâ dinimizi eksik gönderdiği ve Peygamber efendimizin de, faydalıyı, zararlıyı ayıramadığı anlamı çıkar. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
(Minare, okul, kitap gibi dinin izin verdiği faydalı şeylere bid'at dememeli, sünnet-i hasene, yani iyi iş demeli. Dinin izin verdiği böyle faydalı şeylere, bid'at kelimesini bulaştırmamalı ve bunlara sünnet-i hasene [iyi iş] demeli. Bugün kalbler karardığından, bazı bid'atler faydalı görünse de, Kıyamette hepsinin zararlı olduğu anlaşılacaktır Hiçbir bid'atte fayda yoktur ve olamaz. Hepsinden sakınmak lazımdır.)
Buradan İmam-ı Rabbânî hazretlerinin, bid’at-i hasene’yi kabul etmediğini sanmak yanlış olur. O sadece verilen ismi uygun bulmuyor. Mesela bid’at için pislik dense, (İyi pislik, kötü pislik diye ayırmamalı, yapılan iyi bir şey ise, ona sünnet-i hasene = iyi iş demeli, bid’at ismini güzel işlere bulaştırmamalı) buyuruyor. Bir hadis-i şerif:
(Din adına uydurulan her şey bid’attir, her bid’at sapıklıktır; her sapıklık da, onu yapanı Cehenneme götürür.) [Buhârî, Müslim, İbni Mace, Nesâî]
İmamı Rabbânî hazretlerinin sünnet-i hasene dediği iyi iş demektir. Sünnet, burada yol, iş demektir. Yolun ve işin, iyisi de, kötüsü de olur. Bir hadis-i şerif:
(Dinimizde bir “sünnet-i hasene” çıkaran [iyi çığır açan] bunun sevabıyla, onunla amel edenlerin sevabına kavuşur, o yolda gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim de, dinimizde bir “sünnet-i seyyie” çıkarırsa [kötü çığır açarsa] bunun günahıyla, bu yolda gidenlerin günahı, ona da verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez.) [Müslim]
Bid'at, sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar, ya âdette veya ibadette olur.
Âdette bid'at: Sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir. Âdette bid'at, bir ibadeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bir şey değilse günah olmaz. Âdette olan bid'at, ceket, pardesü giymek, çay ve kahve içmek gibi, dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir. Peygamber efendimizin papaz ayakkabısı da giydiği Redd-ül-muhtar’da yazılıdır. Bir kere de Rum cübbesi giydiği, Tirmizî’deki hadis-i şerifte bildirilmiştir.
İbadette bid'at: Resulullah'ın ve dört halifenin zamanında bulunmayıp da, dinimizde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere, işlere, şekillere ve âdetlere denir. İbadetlere bid'at karıştırmak büyük günahtır. Bid’atleri, sünnet diye işlemek haramdır. Bunların hepsini din diye, ibadet diye uydurmak veya dinin önem verdiği şeyleri, (Dinden ayrıdır, din buna karışmaz) demek bid'attir. Bid'atlerin bazıları küfür, bazıları büyük günahtır.
Bugün birçok bid’at sünnet gibi, hattâ farz gibi işlenmektedir. Hâlbuki Peygamber efendimiz, [Ramuz’daki bir hadis-i şerifte] (Bidat sahibi, Cehennem köpeği olacaktır) buyurdu. Yani, köpek şeklinde Cehenneme atılacaktır. (Dıyâ-ül-kulûb)
O hâlde ibadetlerde bid’atten çok sakınmalıdır.