Mümin suç işlemez, günaha da girmez. Suç işlerse hapse gider, günah işlerse Cehenneme gider. Hukuk dışı hareket edenler bir gün yaptıklarının cezasını çekerler. Devlet, tavşanı kağnı arabasıyla yakalar. Hâlbuki tavşan zıplar gider. Nereye giderse gitsin. Dirisini bulmazsa ölüsünü yakalar.
Müminin en büyük silahı güler yüz, tatlı dildir. Bazen savaşlar cephede değil, masa başında kazanılır veya kaybedilir. Buna diplomasi denir. Diplomasisi güçlü olan bürokratlar, ülkeler, kaybettikleri savaşı o diplomasi bilgisi sayesinde geri alabilirler. Diplomasinin aslı ise güler yüz, tatlı dildir. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
İnsan bir dostuna mektup göndereceği zaman, bunu zarfa koyar. Zira mektup zarfsız gitmez. Hâlbuki zarf, kullanılıp atılan bir şeydir. Bunun gibi, her hizmetin de mutlaka bir muhafazaya ihtiyacı vardır. Peygamber efendimiz Uhud Muharebesi'nde, (Ben peygamberim, Allah beni korur) demeyip iki zırh giydi, yani sebeplere yapıştı, sonra Allah’a tevekkül etti.
Din düşmanları hangi silahla, hangi iletişim araçlarıyla milletin dinini imanını yıkıyorsa, bizler de aynı vasıtaları kullanmak, buna mukabil hizmeti millete götürmek zorundayız.
Silsile-i aliyye büyüklerinin yolunda dinimize hizmet edilen her yer, ibadet yeridir. Çünkü Allahü teâlâ, neticeye göre karar verir. Bu hizmetlerin de nihâi gayesi ve maksadı, Allahü teâlânın rızasını kazanmak, Onun kullarına iyilik ve hizmet etmektir.
Bu büyükleri tanıdığımız için çok bahtiyarız. Cenab-ı Hakk'ın büyük bir lütfu olan bu nimetin şükrü de, aldığımız bu ilmi, mutlaka başkalarına duyurmaktır. Bunun için de birkaç vasıta vardır. Bunlardan birincisi bu büyüklerin kitaplarıdır. Her yere, her köye yayılmalıdır. İkincisi de, gazete, televizyon, radyo gibi zamanın iletişim vasıtalarıdır. Bunlar gaye değildir, Allahü teâlânın kullarına bir an önce ulaşmak için kullanılacak vasıtalardır. Bir yerden bir yere çabuk gitmek zorundayız. Eğer biz gidemezsek, din düşmanları gidecektir. Geri kalmak, felaket olur. Esas gayemiz, büyüklerin kitaplarında yazılanı nakletmek, yani hiç değiştirmeden yaymaktır. Bu kitaplardaki bir harfi tahrif eden, bir harf ilave eden veya çıkaran, hiç şüphesiz felakete gider.