CEVAP
Hazret-i Ali, evinde su içerken şehit edilseydi, eve girmeyecek ve su içmeyecek miydik? Nitekim mübarek oğlu Hazret-i Hasan evinde yemek yiyip su içerken, yemeğine zehir konarak şehit edilmiştir. Burada evin, yemeğin ve suyun suçu nedir? Ev, yemek ve su boykot edilir mi? Camiyi ve namazı boykot etmenin bundan farkı nedir?
Kur'an-ı kerimde namaz, bütün Müslümanlara emredildiği için Hazret-i Ali de, çocukları da namaz kılmıştır. Ehl-i beytten ve 12 imamdan, hiç namazı boykot eden olmadığı gibi, Hazret-i Fatma’nın soyundan gelen seyyidlerden ve şeriflerden, namazı boykot eden de olmamıştır. Boykot edilmesi gerekseydi, önce kendi çocukları ve torunları boykot ederdi. Hazret-i Ali'yi sevenin, onun sevdiği camiyi, namazı, orucu ve dinimizin diğer emirlerini sevmesi lazımdır. Seven insan, sevdiğinin yolunda gider. Hazret-i Ali'nin severek yaptığı şeyleri yapmamak, onu sevmek midir, yoksa ona düşmanlık mıdır?
Tahkik eden mezhepsiz
Sual: Bir kimse, (Mezhebe körü körüne uymam, taklit değil tahkik ederim, doğru olanlarına uyarım) dese, bu kimse mezhepsiz olur mu?
CEVAP
Mezhepsizlik zaten budur. Günümüzde âyet-i kerimeden ve hadis-i şeriften kendi anladığına uyup, mezhebine uymayan kimse, mezhepsizdir. Bir mezhebi beğenmeyerek ondan çıkmak, Selef-i sâlihini cahil bilmek, beğenmemek olur. Buna da âlimlerimiz küfür demişlerdir.
(Es-Savi) tefsirinde, Kehf sûresinin 24. âyetinin tefsirinin haşiyesinde buyuruluyor ki:
Dört mezhepten olmayan kimsenin sözü, sahih olan hadis-i şerife yahut âyet-i kerimeye uygun görünse de, buna uymak caiz değildir. Dört mezhepten birinde olmayan kimse, Ehl-i sünnet olamaz. Başkalarını da, hak yoldan ayırır. Dört mezhepten ayrılmak küfre kadar gider. (Hidayet-ül-muvaffıkîn s. 65)