Bir kul, Rabbine az da olsa yaklaşırsa, Rabbi, ona daha çok yaklaşır. Kalbimizi Ona çevireceğiz. Kul, (Yâ Rabbî!) diye seslenince, cevap verir, (Lebbeyk! Ey kulum! Ne istiyorsun?) der. (Af istiyoruz) diyeceğiz. Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri, (Rabbimizle bizim muamelemiz, mevlâlık ve abdiyettir) buyuruyor. Abdiyet, kulluk ve kölelik demektir. Allahü teâlâ, (Benden isteyin, kabul ederim) buyuruyor. İhlâsla isteyeceğiz. Rabbimize yalvaracağız. Hatamız, kusurumuz, eksiğimiz çok, niyetlerimiz karışık, ama O yine de affeder, ihsanıyla muamele eder.
Günah işleyince, üzülelim. Dünyada verdiği sıkıntıları, günahlarımızın cezası olarak düşünelim. (Elhamdülillah, cezamızı dünyada verdi) diyelim. Allahü teâlâ hadis-i kudside, (Beni kalbi kırık olan kullarımın yanında arayın!), yani (Onların dualarını kabul ederim) buyuruyor. Dünya dertleri, mümin kullar için bir nimettir. Dünya zaten zıll-i zaildir, geçici bir gölgedir, gelip geçer.
Günahlarımız dağ kadar olsa da, Onun rahmeti, merhameti sonsuzdur. Allahü teâlâ hem affeder, hem de iyilikleri ihsan eder. (Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa’fü annî) duasını çok okumalı. Bu dua, (Yâ Rabbî, elbette sen günahları affedicisin, ihsan edicisin. Affetmeyi çok seversin, öyleyse beni affet yâ Rabbî) demektir. Bunlar hep Allahü teâlânın, günahkâr, nefsine esir olmuş kullarına müjdedir.
Dua etmek de, namaz, oruç gibi ibadettir. İhtiyacını, muhtaç olduğunu bildirmektir. İbadet de, aczini, zavallılığını bildirmektir. Dua etmek emirdir. Birbirimize dua edeceğiz. Gıyaben yapılan duanın kabul edilme ihtimali fazladır. Merhum hocamız buyururdu ki:
(İnsan dua eder; "Yâ Rabbî! Bana şunu ver!" der. Ama o şey onun için hayırlı değildir. Allahü teâlâ onun iyiliği için istediğini ona vermez. O da "Niye duam kabul olmadı?" diye isyan eder. Bu bakımdan insanlar Allah yanındaki kıymetine göre dörde ayrılır: Birinciler: Nimet gelince sevinir, dert bela gelince isyan ederler. İkinciler: Nimet gelince sevinir, dert bela gelince isyan etmez, sabreder, ama gitmesini isterler. Üçüncüler: Dert bela gelince sevinir, razı olurlar. Dördüncüler: Dert bela gelince, nimetlerden alınan zevkten daha çok zevk alırlar ve gitmesini istemezler.)