CEVAP
Günah değildir. Selam; emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, yani Selamün aleyküm demek, (Ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamet üzere ol, Müslüman olarak öl) manalarına da gelen en güzel bir duadır.
Bir kadın bir erkeğe, Allah razı olsun diyebiliyorsa veya tersi, bir erkek bir kadına Allah razı olsun diyebiliyorsa, niye selam vermesin?
Yabancı birine selam verince veya Allah razı olsun diye dua edince, karşıdaki bu beni seviyor ki, bana böyle dua ediyor düşüncesi gelebilir. Karşı cins olunca, fitne durumu da varsa, böyle dua edilmez. Yabancı kadına selam vermek ve dua etmek gibi, ihtiyaçsız konuşmak da caiz olmaz. Eğer ihtiyaç halinde konuşuluyorsa, selam vermek veya Allah razı olsun demek de caiz olur. (Yabancı ile her şeyi konuş, selama veya duaya gelince, bunlar caiz değil) denmez.
İyi günler, merhaba, hayırlı sabahlar demek de selam vermek gibidir. Bunları da, yabancıya söylemek caiz olmaz. İhtiyaç olduğu zaman bunları söylemek caiz olunca, selam vermek de caiz olur.
Mecelle’nin 39. maddesinde, (Zamanın değişmesiyle, hükümler değişir) kaidesinin açıklaması şöyledir: Zamanın değişmesi ile, örf ve âdete ait hükümler değişebilir. Nassa, delile dayanan hükümler, zamanla değişmez. (Dürer-ül-hükkam)
Namaz, oruç, zekat gibi hükümler zamanla değişmez ama, âdete ait hükümler değişebilir. Mesela sokakta tanımadığınız bir kimseye selam verseniz, (Bu adam beni nereden tanıyor, niye selam verdi) gibi size tuhaf tuhaf bakar. Selamı yaymak dinimizin emri iken, böyle durumlarda herkese selam verilmez. Dinimizde bid’at ehline, fasıklara selam verilmez. Ama günümüzde bunlar tanıdık kimseler ise, karşılaşınca selam verilir. Selam vermeseniz veya selam almasanız, (Bu adam bana niye selam vermedi, selamımı niye almadı) diye düşünür. Halbuki eski devirde, bir kimseye selam vermeyince, o kimse anlardı ki, ben şu günahı açıkça işlediğim için bana Müslümanlar selam vermiyorlar. Bugün bunu uygulamak fitneye sebep olur. Gerektiğinde kâfire de selam vermek caizdir.
Bazı hükümler, Darülharb denilen gayri Müslim ülkelerde farklıdır. Peygamber efendimiz, böyle ülkelerde, onlardan faiz almanın caiz olduğunu bildirmiştir. Alış verişe ait fasid hükümler de caizdir.
Hazret-i Ömer, günah işleyen şarkıcı kadına kamçı ile vururken, kadının başı açıldığında, (Haram işlemeyi âdet edindiği için, hürmeti kalmamıştır, ihtiyaç kadar saçlarına bakmak günah olmaz) buyurmuştur. Ebu Bekr-i Belhi hazretleri de, dere kenarında giderken, başları ve kolları açık kadınlar görüyor, (Bunların hürmetleri kalmadığı için ihtiyaç kadar bakmak günah değildir)buyuruyor. İş icabı böyle kadınlara selam vermek ve selamlarını da almak caizdir.
Çalışmaya mecbur kalan muhtaç, kimsesiz kadınlar, işin gerektirdiği kadar, ayaklarını ve kollarını açabilir. Erkeklerin, bunları, iş için görmeleri, şehvetsiz bakmaları, verdikleri selamı almaları ve onlara selam vermeleri caiz olur.
Yukarıda açıklanan sebeplerle bazı yasaklar mubah hale geliyor. Mesela iş yerimize gelen veya onların iş yerlerine gittiğimizde, konuşmak zorunda kaldığımız kadınlara selam vermek, selamlarını almak günah olmuyor. Hatta kadın, hoş geldiniz diyerek elini uzatırsa, tokalaşmak bile caiz oluyor. Halbuki ihtiyaçsız bir kadınla tokalaşmak haramdır. Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:(Başından bir şişle vurulmak, yabancı kadına dokunmaktan daha hafiftir.) [Beyheki](Yabancı kadına şehvetle bakmak, göz zinası, ona dokunmak el zinasıdır.) [R. Nâsıhin]
(Pislik içindeki bir domuza sürtünmek, yabancı kadına dokunmaktan iyidir.) [Taberani](Yabancı kadınla tokalaşanın elleri bağlanıp, Cehenneme atılır.)[R.Nâsıhin]
Dinimizin verdiği ruhsatlardan ihtiyaç kadar faydalanmalı, fitneye sebep olmamalı. Fitne yoksa dinin emri ne ise ona uymalıdır.