CEVAP
Önce, yaratılış hakkında biraz bilgi verelim:
Allahü teâlâ, uçsuz bucaksız görülen bu koca kâinatı ve içindekilerin hepsini insanlar için yaratmıştır. (Niye o kadar çok şey yarattı?) veya (Niye daha farklı bir şeyler yaratmadı?) diye Allah'ı sorgulamaya kimsenin hakkı olamaz. Bir sineği yaratmaktan âciz olan insan, akıl almayacak ve sayılamayacak kadar çok şeyi yoktan yaratana hesap soramaz.
Güzelliğin kıymeti
Büyük İslam âlimi İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:
Yeryüzündeki bütün akıl sahipleri, bir araya gelip araştırsalar, Onun yarattığı herhangi bir şeyin, daha uygun, daha iyi bir şeklini bulamazlar. Her şeyin, olması gerektiği gibi yaratılmış olduğunu anlarlar. Çirkin yaratılan bir şeyin, en uygun, en kâmil şekli, çirkin olmasıdır. Çirkin olmasa noksanlık olur, yersiz olurdu. Çünkü çirkinlik olmasaydı, mesela güzelliğin kıymetini kimse bilemez, güzellik tatlı olmazdı. Kusurlu şeyler olmasaydı, kusursuz şeylerin kıymeti bilinmez, kusursuzluk tatlı olmazdı. Çünkü kâmil ve nâkıs, birbiriyle ölçülerek anlaşılır. Mesela, baba olmasa, çocuk olmaz. Çocuğu olmayan, baba olmaz. Böyle şeylerden, birinin var olması, ötekinin varlığı ile belli olur. Ölçmek, iki şey arasında olur. Tek olursa, kıyas olmaz, ölçü olmaz. Allahü teâlânın işlerinin faydasını, insanlar anlamayabilir. Fakat anlaşılmasa da, en faydalı, en iyi şeklin, Onun yarattığı şekil olduğuna inanmak lazımdır. Sözün özü, dünyada bulunan her şey, hastalık, kuvvetsizlik, hattâ günahlar ve küfür, hikmetsiz, faydasız, yersiz değildir. Hepsi, en uygun, en faydalı şekilde yaratılmıştır. (K. Saadet)
İyinin kıymeti, kötü ile bilinir. Herkes iyi olunca iyinin kıymeti kalmaz. Çirkinlik olmayınca güzellik anlaşılmaz. Hastalık olmayınca sağlığın kıymeti bilinmez. Herkes her bakımdan eşit yaratılsaydı büyük bir felaket olur, toplumlar olmazdı. İnsanlar, boy, renk, şekil, akıl, zenginlik, sıhhat, kuvvet, güzellik, ahlâk gibi her hususta eşit olsaydı tornadan çıkmış gibi birbirinin aynı olurdu. Milyarlarca insanı birbirinden ayırmak mümkün olmazdı. Karı koca birbirini tanıyamaz, hanımıyla kızını, oğluyla babasını ayıramaz, hayat felç olurdu. Sırf bu şekil benzerliğinden dolayı, binlerce problem ortaya çıkar, diğer sahadaki eşitlikler görülmeden, yaşanmadan hayat sönerdi.
Herkes bilgi ve kültür bakımından da eşit olunca, gazeteye, kitaba ihtiyaç kalmazdı. Herkes aynı kabiliyette olunca, güreş, koşu, yüzme gibi sporlar ve yarışlar olmazdı.
Bir kimse, okuyup her bakımdan mükemmel bir insan olmak ister. Herkes aynı olursa, kim kimden üstün olacaktır? Âmirsiz, memursuz, işçisiz, patronsuz toplum olmaz. Herkes aynı bilgiye sahip olursa, zengin fakir olmazsa, çöpleri kim temizleyecek? İnşaatta veya yer altında, maden ocaklarında kim çalışacak? Kim hizmetçi olacak? Herkesin kültür seviyesi aynı olunca doktora, avukata, mühendise ihtiyaç kalmayacak. Aşağı sayılan işleri kimse yapmayacak, ortalık karışacak. Herkes erkek veya kadın olsaydı, karşı cins olmayınca zürriyet nasıl devam edecekti?
Her hususta eşitliğin zararları sayılamayacak kadar çoktur. Onun için Allahü teâlâ, her şeyi hikmetli ve adaletli yaratmıştır. Adalet olunca işler düzgün yürür. Mesela beş parmağın beşi de aynı olsaydı, başparmak diğerlerinin arasında olsaydı bugünkü kadar verimli iş yapılamaz, büyük eksiklik olurdu. Allahü teâlâ her şeyi yerli yerince yaratmıştır. Eksiklik fazlalık yoktur.