Sual: Konyalı Vehbi Efendi, Yunus sûresinin 106. âyetinin tefsirinde, evliya zatların türbelerine giderek onlardan yardım istemenin putperestlik olduğunu bildiriyor. Bu zat kimdir?
CEVAP
Osmanlı’nın son döneminde, din adamlarından bazısı, padişahın tahtan indirilmesi için fetva vermişler ve dinimize aykırı çok kitap yazmışlardır. Bunlardan biri olan Konyalı Mehmet Vehbi Efendi hakkında Rehber Ansiklopedisi’nde şöyle deniyor:
1908’de İkinci Meşrutiyet’ten sonra, Konya milletvekili oldu. 1919’da tekrar seçildi. Siyâsî hayatında hep Atatürk’ün yanında kalıp, onun düşüncelerini bütünüyle destekledi. Konya’da bulunan Vehbi Efendi’yi, Atatürk, Ankara’ya çağırıp, onu Şer’iye ve Evkaf Bakanı yaptı. Bu görevde iken 1922’de Resulullah'ın halifesi olan Osmanlı Padişahı Vahideddin Han’ın, hal edilmesine dair fetva verdi. Daha sonra, CHP’den başbakan olan Şemsettin Günaltay’ın tavsiyesiyle Hülâsatül Beyân fî Tefsîril Kur’ân adlı şahsi düşüncelerle dolu tefsirini yazdı. 1949’da Konya’da öldü. (Rehber Ansiklopedisi)
Vehbi efendiye tefsir yazmayı tavsiye eden Şemsettin Günaltay, dinde reformcu ve mason olan Efganî için, (Şeyh Efgânî, Peygamber kadar şâyân-ı hürmete layıktır. Ona itiraz edenler, Ebu Cehil kadar lânete müstahaktır. Çünkü Peygamberin zamanındaki İslâmlığı yeniden diriltmeye kalkışmıştır) demiştir. Onun zamanında çıkarılan 163. madde, Turgut Özal zamanında 1991’de yürürlükten kaldırılmış, Müslümanlar zulümden kurtulmuştu. Yaptığı bütün icraatlarında, İslâm dinini kendi düşüncelerine göre yenileme fikri Şemsettin Günaltay’ı, İslamiyet’ten tamamen uzaklaştırdı. 1950’de CHP iktidarı kaybedince, onun da başbakanlığı bitti. 1961 genel seçimlerinde CHP İstanbul senatörü seçildiyse de, kanserden öldü. (Rehber Ansiklopedisi)
S. Ebediyye’de, (Konyalı Vehbi Efendi’nin tefsiri, bir vaaz kitabıdır. Yeni yazılan Türkçe tefsirlerin en kıymetlisi sanılanlarında bile, şahsi düşüncelerden dolayı, okuyanlara zararı, faydasından çok oluyor) deniyor. Vehbi Efendi’nin tefsiri de aynen böyledir.
Vehbi Efendi, Yunus sûresinin, 106. âyetinin meali olan, (Fayda ve zarar veremeyen şeylere tapma! Eğer böyle yapacak olursan, şüphesiz zalimlerden olursun) ifadesini yazıyor, sonra da, (Fahri Râzi ve Hâzin'in beyanlarına göre, bu âyet-i celile putlara ibadet edip, onlardan yardım isteyenler içindir) diyor. Bunları yazmasına rağmen, şöyle bir yorum getiriyor:
(Evliyaullahtan zannolunan kimselerin kabirlerinden istimdad etmenin ve onlardan yardım beklemenin yasak olduğuna bu âyet açıktan delâlet eder.)
Âyette ve açıklamasında, bu âyetin putlara ibadet etmekle ilgili olduğunu bildirdiği hâlde, (Bu âyet, evliya kabirlerini ziyaret etmenin yasak olduğunu gösteriyor) diyebiliyor ve şöyle devam ediyor:
(Şu hâlde birçok cahilin onların kabirlerini beklemeleri, onlarda tasarruf var zannetmeleri ve onların kabirlerine iltica ederek yalvarmaları, bâtıl itikad ve faydasız yorgunluktan ibarettir. Hattâ bu misilli ölmüş kimselerden istimdad edip onların ianeye iktidarları olduğunu itikad edenlerin ülûhiyeti itikadıyla beraber putperestlik edenlerden farkları olamaz.)
Evliya türbelerini beklemeyi [türbedarlığı] bile putperestliğe benzetiyor.
Abdullah ibni Ömer’in “radıyallahü anhüma” rivayet ettiği, (Kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanları kötülemek için delil olarak kullanacaklar) hadis-i şerifi, bir mucize olarak gösteriyor ki, Vehhabiler, müşrikler hakkında inen âyetleri Müslümanlar için, Rafızîler de münafıklar hakkında inen âyetleri Eshab-ı kiramı kötülemek için delil gösteriyorlar. Ehl-i sünnet olanlar, bunların oyunlarına gelmemelidir.
CEVAP
Osmanlı’nın son döneminde, din adamlarından bazısı, padişahın tahtan indirilmesi için fetva vermişler ve dinimize aykırı çok kitap yazmışlardır. Bunlardan biri olan Konyalı Mehmet Vehbi Efendi hakkında Rehber Ansiklopedisi’nde şöyle deniyor:
1908’de İkinci Meşrutiyet’ten sonra, Konya milletvekili oldu. 1919’da tekrar seçildi. Siyâsî hayatında hep Atatürk’ün yanında kalıp, onun düşüncelerini bütünüyle destekledi. Konya’da bulunan Vehbi Efendi’yi, Atatürk, Ankara’ya çağırıp, onu Şer’iye ve Evkaf Bakanı yaptı. Bu görevde iken 1922’de Resulullah'ın halifesi olan Osmanlı Padişahı Vahideddin Han’ın, hal edilmesine dair fetva verdi. Daha sonra, CHP’den başbakan olan Şemsettin Günaltay’ın tavsiyesiyle Hülâsatül Beyân fî Tefsîril Kur’ân adlı şahsi düşüncelerle dolu tefsirini yazdı. 1949’da Konya’da öldü. (Rehber Ansiklopedisi)
Vehbi efendiye tefsir yazmayı tavsiye eden Şemsettin Günaltay, dinde reformcu ve mason olan Efganî için, (Şeyh Efgânî, Peygamber kadar şâyân-ı hürmete layıktır. Ona itiraz edenler, Ebu Cehil kadar lânete müstahaktır. Çünkü Peygamberin zamanındaki İslâmlığı yeniden diriltmeye kalkışmıştır) demiştir. Onun zamanında çıkarılan 163. madde, Turgut Özal zamanında 1991’de yürürlükten kaldırılmış, Müslümanlar zulümden kurtulmuştu. Yaptığı bütün icraatlarında, İslâm dinini kendi düşüncelerine göre yenileme fikri Şemsettin Günaltay’ı, İslamiyet’ten tamamen uzaklaştırdı. 1950’de CHP iktidarı kaybedince, onun da başbakanlığı bitti. 1961 genel seçimlerinde CHP İstanbul senatörü seçildiyse de, kanserden öldü. (Rehber Ansiklopedisi)
S. Ebediyye’de, (Konyalı Vehbi Efendi’nin tefsiri, bir vaaz kitabıdır. Yeni yazılan Türkçe tefsirlerin en kıymetlisi sanılanlarında bile, şahsi düşüncelerden dolayı, okuyanlara zararı, faydasından çok oluyor) deniyor. Vehbi Efendi’nin tefsiri de aynen böyledir.
Vehbi Efendi, Yunus sûresinin, 106. âyetinin meali olan, (Fayda ve zarar veremeyen şeylere tapma! Eğer böyle yapacak olursan, şüphesiz zalimlerden olursun) ifadesini yazıyor, sonra da, (Fahri Râzi ve Hâzin'in beyanlarına göre, bu âyet-i celile putlara ibadet edip, onlardan yardım isteyenler içindir) diyor. Bunları yazmasına rağmen, şöyle bir yorum getiriyor:
(Evliyaullahtan zannolunan kimselerin kabirlerinden istimdad etmenin ve onlardan yardım beklemenin yasak olduğuna bu âyet açıktan delâlet eder.)
Âyette ve açıklamasında, bu âyetin putlara ibadet etmekle ilgili olduğunu bildirdiği hâlde, (Bu âyet, evliya kabirlerini ziyaret etmenin yasak olduğunu gösteriyor) diyebiliyor ve şöyle devam ediyor:
(Şu hâlde birçok cahilin onların kabirlerini beklemeleri, onlarda tasarruf var zannetmeleri ve onların kabirlerine iltica ederek yalvarmaları, bâtıl itikad ve faydasız yorgunluktan ibarettir. Hattâ bu misilli ölmüş kimselerden istimdad edip onların ianeye iktidarları olduğunu itikad edenlerin ülûhiyeti itikadıyla beraber putperestlik edenlerden farkları olamaz.)
Evliya türbelerini beklemeyi [türbedarlığı] bile putperestliğe benzetiyor.
Abdullah ibni Ömer’in “radıyallahü anhüma” rivayet ettiği, (Kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanları kötülemek için delil olarak kullanacaklar) hadis-i şerifi, bir mucize olarak gösteriyor ki, Vehhabiler, müşrikler hakkında inen âyetleri Müslümanlar için, Rafızîler de münafıklar hakkında inen âyetleri Eshab-ı kiramı kötülemek için delil gösteriyorlar. Ehl-i sünnet olanlar, bunların oyunlarına gelmemelidir.