Rabbimize hamd olsun ki, dinimizden bize bildirilmeyen hiçbir şey kalmadı. Söylenmesi gereken her şey söylendi. Postacının vazifesi mektubu taşımaktır. Mektuplar bize ulaşmıştır, fakat içindekileriyle amel edip etmemek, bizim hür irademize bırakılmıştır. Bazıları bunu kabul eder, saadete erer. Bazıları kabul etmez, felakete gider. Kur’an-ı kerim bir kitap, bir mektup. Bunu kabul edenler Cennete, kabul etmeyenler Cehenneme gider.
Allahü teâlâya dua edelim, bizi haramlardan muhafaza eylesin! Gıybet, dedikodu haramdır, büyük günahtır. Günahkârlar için ateş bekliyor. Böyle bir duruma, böyle bir fitneye düşmekten Allah korusun, çünkü Peygamber efendimiz, (Fitne uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin) buyuruyor. Üç beş gün sonra zaten hepimiz öleceğiz. Ömrü bu günahlarla geçirmeye değmez. Köle, vazifesini ve haddini bilmeli, önüne bakmalı, ne deniyorsa onu yapmalıdır.
Dua edelim, Allah’a dönelim. Birbirimizle uğraşmayalım. Namaz için, sohbet ve başka faydalı şeyler için beraber olmalı. Araya dünya menfaati girerse çok tehlikelidir. Peygamber efendimiz, (İki Müslüman bir araya gelir de, Allah’tan ve Peygamberden bahsetmezse, Allah onlara lanet eder) buyuruyor. Peki, ne yapacağız? Ya ilmihal okuyup dinimizi öğreneceğiz, ya susacağız, çünkü başka şeylerle kaybedecek vaktimiz yok. Bu dünya fanidir. Evet, kazanç hanemiz açık, fakat kayıp hanemizden hiç bahseden yok. Allahü teâlâyı hatırlamadan alıp verdiğimiz her nefesten hesap sorulacak. O hesap günü, çok dehşetli bir gündür. O güne hazırlanmak şarttır.
Aman, yumuşak olalım, sert olmayalım, affedici olalım, kin tutmayalım. Allahü teâlânın bize nasıl muamele etmesini istiyorsak, biz de onun kullarına öyle muamele edelim. Eğer biz Onun kullarına iyilik edersek, Cenab-ı Hak’tan iyilik buluruz. Eğer biz Onun kullarını kırıp dökersek, Allahü teâlâ da bizi kırıp döker. Affedersek, Onu affedici buluruz.
Dünya, ayrılık dünyasıdır. Bugün değilse yarın birbirimizden ayrılacağız. Dua edelim de, Müslüman olarak, imanla ölüp, ahirette buluşalım. Ahirette buluşmak için de, birbirimizi çok sevmeliyiz. Kusurlarımızı, ayıplarımızı değil de, iyi taraflarımızı düşünmeliyiz. Bunu son fırsat bilmeliyiz. Allahü teâlânın dinine hizmet için çalışmalıyız. Herkese doğru kitapları ulaştırmalıyız. Allahü teâlânın dininden bir kelime öğretene veya öğretilmesine sebep olana yüz umre sevabı verilir.
Gün bugündür, fırsat bu fırsattır. Yarına çıkacağımız belli değildir. O halde, içinde bulunduğumuz her ânı değerlendirmeye çalışmalıyız.