CEVAP
Elbette yanlıştır. Acımak, merhamet etmek şefkat göstermek demektir. Allahü teâlânın Esma-i hüsnasındaki Rahman, Rahim, Rauf gibi isimlerinin anlamı, merhamet eden, acıyan, şefkat gösteren demektir. Bir âyet meali:
(Allah çok acıyıcı, çok merhamet sahibidir.) [Furkan 70]
Erham-ür-rahimin, demek de, merhametlilerin en merhametlisi, acıyanların en çok acıyanı demektir. Allahü teâlâ Eshab-ı kiramı, (Birbirine acır) diye övüyor. (Feth 29)
Acımanın zıddı, gaddarlık, zulüm, merhametsiz ve katı kalbli olmaktır. Sanki (Acıma!) demek, (Zulmet!) demek gibi bir şey oluyor. (Acıma, vur!) der gibi. Acımak imanın şartıdır. Resulullah'ın "sallallahü aleyhi ve sellem" acıması çoktu. Tasavvuf, herkese acımak demektir. Acıyan kimse, başkalarına dert, felaket gelmesine üzülür, herkesin sıkıntıdan kurtulmasına çalışır. Kâfir mümin herkese, hattâ bütün hayvanlara merhamet etmek gerekir. Peygamber efendimiz, (Merhametli olmayanın, acımayanın imanı olmaz) buyurunca, Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah, hepimiz merhametliyiz) dediklerinde, (Bir arkadaşa merhamet kâfi değildir. Bütün mahlûkata merhametli olmak gerekir) buyurdu. (Taberanî)
Peygamber efendimiz, acıyarak, bir âmâyı [görme engelliyi] kırk adım götürenin Cenneti hak edeceğini bildirmiştir. (Beyhekî)
Birkaç hadis-i şerif:
(Allah’a yemin ederim ki, birbirinize acımadıkça Cennete giremezsiniz.) [Hâkim]
(Ancak merhametli olan, acıyan Cennete girer.) [Beyhekî]
(Zelil ve yoksullara acıyana müjdeler olsun!) [Buhârî]
(Sakatlara, hastalara, yaşlılara ve küçüklere acıyın.) [Şir’a]
(Yerdekilere acırsanız, göktekiler [melekler] de size acır.) [Tirmizî]
(Allahü teâlâ, insanlara acımayana, acımaz.) [Taberanî]
(Ana babanın yüzüne acıyarak bakana, hac ve umre sevabı verilir.) [İ. Rafiî]
(Yoksullara, çaresizlere, güçsüzlere acıyana müjdeler olsun!) [Buhârî]
(Ya Rabbî, bize acımayanları başımıza musallat etme!) [Tirmizî]
Dinimizin bu emirlerini rağmen, (Engelliye acıma!) demek, ne kadar vicdansız, acımasız bir söz olur. Yanlış olan acımak değil, engelliyi aşağılamak, hor görmektir.