CEVAP
Bileşik kaplardan birine su döküldüğü zaman, su diğer tüpe geçer, ondan sonra tekrar bu tüpe gelir. Sonra tekrar diğer tüpe geçer, hep böyle hareket edip nihayet tüplerdeki su aynı seviyeye gelir. İşte bunun gibi, kim olursa olsun, iki kişi bir araya geldiği zaman, mutlaka birinin kalbinden ötekinin kalbine, ötekinin kalbinden bunun kalbine akım başlar. Onun için, İslamiyet’in başlangıcında, Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” kabir ziyaretini yasak etmişti. Çünkü ölenler kâfirdi, ana babaları müşrikti. Müslümanlar ziyarete gidiyorlardı, o kabirdekinin ruhundan, Müslümanın kalbine zulmet akıyordu. Müslümanlar da vefat etmeye başladıktan sonra, kabir ziyaretine izin verdi.
Demek ki karşılıklı olarak kalbden kalbe bir akım başlıyor. Allah sevgisi yüksek olanın kalbinden alçak olanın kalbine feyz akar. Aynı seviyeye gelinceye kadar devam eder. Çok günahkâr olandan da zulmet akar. Saliha hanımlardan, doktor hanıma akım giderek rahatladığı anlaşılıyor. Onun için mecbur kalmadıkça, kötü insanlardan uzak durmaya çalışmalı. Onlarla zaruret miktarı görüşmeli.
Herkes ektiğini biçer
Anneden geçilir de, sevilenden geçilmez,
Kötülük ekilirse, elbet hayır biçilmez.
Tesbih çekerken
Sual: Namaz sonunda, tesbihleri parmaklarla veya normal tesbihle yahut elektronik tesbihlerle çekerken eli aşağıya koymak edebe aykırı olur mu?
CEVAP
Evet, göbekten aşağı koyarak saymak edebe aykırı olur. Parmakla sayarken de, elimizi göbekten yukarı tutmalıyız.
Bazı taassup ehli, tesbihe ve sayı sayan sayaçlara bid’at diyor. Sayı saymak ibadet değil, âdettir. Deveye binmek zevaid sünnettir. Otomobile, uçağa binmek âdettir, sünnete aykırı değildir. Bunun gibi, mekanik veya elektronik aletlerle tesbih çekmek bid’at değildir. İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî, İbni Hibban ve Hâkim’in; Said bin Ebi Vakkas’tan [radıyallahü anh] rivayet ettikleri hadis-i şerifte, Resulullah efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", bir kadının tesbihleri, çekirdeklerle veya çakıl taşlarıyla saydığını görmüş, fakat yasaklamamıştır. Bu da, tesbihleri, taşla, çekirdekle ve tesbihle çekmenin caiz olduğunu göstermektedir. (Redd-ül-muhtar)
Buna rağmen, herhangi bir şeyden imal edilen tesbihe bid’at demek, taassuptan başka bir şey değildir.
Dost ve düşman
Şerrin azı da çoktur, hayra bir sınır yoktur,
Bin dost olsa da azdır, ama bir düşman çoktur.