CEVAP
Elbette, kadına verilen değerden dolayıdır. Müslümana, Allahü teâlânın emaneti olduğu için, kadın çok değerlidir. Değerli olunca, onu bir hazine gibi saklamak, kötü gözlerden uzak tutmak gerekir. Kıymetli şey, gelişigüzel yere, ortaya atılmaz. Kıymetli mücevher yedi kat bohça içinde saklanır. Kimsenin değer vermediği kullanılmış, eskimiş kötü şeyler de çöplüğe atılır.
Çok kişi, toplu nakit parasını çantaya değil, dikkati çekmemesi için bir poşete, çuvala veya benzeri bir şeye koyarak götürür. (Birini öldürmek için verilen zehir, teneke kupa içine konarak takdim edilmez) buyuruluyor. Onu en iyi ambalajla, en iyi gıdaların içine katarak verirler.
İşte Müslüman kadın, çok kıymetli olduğu için sokakta süslenmemeli, aksine sokağa eski elbiseleriyle çıkmalıdır.
Hazret-i Ömer, (Kadınlar kıymetli elbiselerle süslenmezse, eski elbiselerle sokağa çıkmak istemezler) buyuruyor. (İhya)
Yine Hazret-i Ömer, (Bir kadının dışarıda görülecek bir ihtiyacı varsa, en eski elbisesini giyinip, kimseye görünmeden gidip gelebilir) buyuruyor. (Kurtubî)
Kadın, yakın bir akrabasına giderken, en eski elbisesiyle sokağa çıkmalıdır. (Şir’a)
Hazret-i Fatma-üz-Zehra, dışarı çıkmak zorunda kalınca, en eski elbisesini giyer, görenler yaşlı, beli bükülmüş bir kadın, nine sansınlar diye sırtına bir şey koyarak belini kamburlaştırırdı. Konuşması düzgün olmasın diye ağzına da çakıl taşı koyardı. En tenha yerlerden işini görüp gelirdi. (Tabakat-us-Sahabe)
Erkeklerin bile, önemli görevlerde bulunanları hariç, eski ve gösterişsiz elbise giymeleri iyi olur. Bir hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, elbiseye önem vermeyeni, eski, yamalı giyeni sever) buyuruluyor. (Deylemî)
Cemal için temiz, güzel giyinmek mubahtır. Kibir, gösteriş için giyinmek haram olur. (Bahr-ür-raık)
Dinimizde zina ve zinaya götürecek hâl ve hareketler yasaklanmıştır. Kadın, süslerini yabancılara gösteremez. Örtülü olarak takınabilir. Ancak kapalı olarak da ayaklara takılan halhal gibi ses çıkaran takıları, şıngırdatıp da sesini duyurmak caiz olmaz. Bir âyet meali:
(Gizledikleri [örtülü] ziynetleri bilinsin diye, ayaklarını [yere, birbirine] vurmasınlar.) [Nur 31]
Dikkat edilirse, (Ayaktaki örtülü ziynet) tâbiri geçiyor. Yani ziynetlerin gizlenmesi gerekiyor. Koldaki bilezikleri ve eldeki yüzükleri de göstermemek gerekir. Kolye, kına, sürme gibi diğer ziynetlerini de göstermemek gerekir. Âyetin başında buna da işaret edilmektedir. Tesettürle ilgili bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Mümin kadınlara söyle, gözlerini [yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, [kolye, küpe, bilezik, kına, sürme gibi] ziynetlerini [ve ziynet taktıkları baş, kulak, kol ve ayaklarını] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [indirerek saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31] (Celaleyn, Medarik)
Kur'an-ı kerimde mealen, (Fuhşun açığına da, gizlisine de yaklaşmayın) buyuruluyor. (Enam 151)
Buradaki (Yaklaşmayın) demek, (Zinaya götürecek sebeplerden, hareket ve işlerden sakının, yabancı kadınları düşünmeyin, onlarla konuşmayın, onların seslerini dinlemeyin, onlara bakmayın!) demektir. Yabancı kadınlara bakmak gözü zayıflatır, kalbi karartır. Peygamber efendimiz, göz zinası hakkında buyuruyor ki:
(Yabancı kadına şehvetle bakmak göz zinasıdır, onu tutmak el zinasıdır, ona gitmek ise ayakların zinasıdır.) [Rıyâd-un-nâsihîn]
(Gözün zinası harama bakmak, dilin zinası fuhuş konuşmaktır.) [Buhârî]
(Bir kadın koku sürünüp dışarı çıkar ve kokusunu duyabilecek bir topluluğun yanından geçerse, ona bakana da, kendisine de göz zinası günahını yüklenir.) [Nesaî]
(Kadına, şehvetle bakanın gözlerine erimiş kurşun dökülüp Cehenneme atılır.) [M. Enhür]
Erkeği de, kadını da zinadan korumak için böyle tedbirler alınmıştır. Kadının örtünmesi, sokağa çıkarken eski elbise giymesi, onu kötülüklerden korumak içindir.
Önce yapılan iş
Allah’ın her emrini öne almalı kişi,
Namazı kılıp sonra, yapmalı başka işi.