CEVAP
Günah olmayan ve şartlarına uygun yapılan her dua kabul olur. Allahü teâlâ kendisine açılan eli boş çevirmekten hayâ eder. Allahü teâlâ, (Bana dua edin, kabul edeyim) buyuruyor. (Mümin 60)
(Ben dua ediyorum, ama kabul olmuyor) demek yanlıştır. Onunki de kabul olmuştur. Mesela o kimse bir araba ister de, Allahü teâlâ ona bir ev ihsan edebilir. O, arabayı alamadığı için duası kabul olmadı zanneder. Duası sayesinde başına gelecek büyük bir bela önlenmiş olabilir. Yahut dua sayesinde günahları affedilmiş olur veya âhirette çok büyük ihsanlara kavuşur. Bu kabul edilme hususu, bir hadis-i şerifte şöyle açıklanıyor:
(Meşru olarak dua eden mümin, şunlardan birine muhakkak kavuşur: Kabul olur veya kabul edilmiş bir ibadet sevabı alır ve âhirette büyük nimetlere kavuşur. Günahları affedilir veya iyilikleri artar yahut önlenmesini istediği o kötülüğün bir benzerinden, Allahü teâlâ onu kurtarır. O hâlde dua etmeye devam edin! Allah’ın ihsanı boldur. Dünyada duası kabul olanlar, duası dünyada kabul olmayanlara, âhirette verilen nimetleri görünce, “Keşke, bizim de dünyada dualarımız hiç kabul olmasaydı” diyeceklerdir.) [Deylemî, Hâkim]
Peygamber efendimiz anlatır: Allahü teâlâ bir kulunu severse veya onun sevgili bir kul olmasını isterse, üstüne bardaktan boşanırcasına musibet yağdırır, onun üzerine ardı ardına belalar gönderir. Bu kimse dua ederse, Cebrail aleyhisselam, (Yâ Rabbi, bu sevgili kulun istediğinin verilmemesinin hikmeti nedir?) diye sorunca, Allahü teâlâ, (Ben onun sesini dinlemeyi seviyorum, bırakın, dua etsin!) buyurur. Kul, (Yâ Rabbi) dediği zaman, Allahü teâlâ, (İzzetime yemin ederim, ne dua edersen kabul edeceğim, ne istersen vereceğim, seni memnun edeceğim, ancak bu isteklerini ya dünyada veya âhirette veririm, âhirette verirsem daha üstününü verir, daha büyük belaları üzerinden def ederim) buyurur. Kıyamette, terazi kurulur, namaz, oruç, zekât ve hac ehli getirilir, hepsi de karşılıklarını tam alır. Belaya, musibete uğrayanlar için terazi kurulmaz, mükâfatları hesapsız bol bol verilir. Bunlara verilen sevabları görenler, (Keşke bizim de dünyada vücutlarımız makaslarla doğransaydı da, biz de böyle büyük nimetlere kavuşsaydık) derler.