CEVAP
Müslüman görünüp İslamiyet’i yıkmaya çalışan böylelerine zındık denir. Zındıkların tek maksadı müminlerin imanlarını çalmaktır.
Resulullah'ın miracı
Işık hızı yetişmez, benzeri yok cihanda,
Bilinmeyen yerlere gidip geldi bir anda.
Hadis düşmanları
Sual: Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis var diyenler kimlerdir?
CEVAP
Uydurma bir söze hadis demek, ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, hadis kitaplarındaki veya İslam âlimlerinin kitaplarındaki hadisleri inkâr etmek de, o kadar yanlış ve tehlikelidir. Hadislere uydurma diyenler şunlardır:
1- Hadisleri kaynak kabul etmeyen ve İslamiyet’i içeriden yıkmaya çalışan, yalnız Kur’an diyen zındıklar, hadislere uydurma derler. İki hadis-i şerif:
(Kur’andan başka delil kabul etmem, diyenler çıkacaktır.) [Ebu Davud]
(“Hadisi bırak, Kur’ana bak” diyerek beni yalanlayanlar çıkacaktır.) [Ebu Ya’la]
2- Ecdadı kötüleyenler, “Atalarının izinden gidenler” diye Müslümanları kötüleyen ve eski âlimleri bilgisizlikle suçlayan mezhepsizler, İslâm âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis olduğunu söylerler. Bir hadis-i şerif:
(Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacaklardır.) [İbni Asakir]
3- Usûl-i hadis ilminde müctehid olan bir âlim, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için, mevdu yani (Benim ictihadıma göre hadis değildir) diyebilir. Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri buyuruyor ki: (Usûl-i hadis ilminde müctehid olan bir âlim, bir hadisin mevdu olduğunu ispat edince, bu ilmin bütün âlimlerinin de, mevdu demesi gerekmez, çünkü mevdu diyen müctehid, bir hadisin sahih olması için lüzum gördüğü şartları taşımayan bir hadis için, “Benim mezhebimin usulünün kaidelerine göre mevdudur” der. Yoksa “Resulullah'ın sözü değildir” demek istemez. Yani, “Hadis denilen bu sözün hadis olması, bence anlaşılmadı” demektir. Bu âlime göre, hadis olmaması, hakikatte hadis olmadığını göstermez. Hadis usulü ilminin başka bir müctehidi de, hadisin doğru olması için aradığı şartları bu sözde bulunca, “Hadistir, mevdu değildir” diyebilir. Dört mezhep arasında ayrılık bulunması, sözlerinin yanlış olacağını göstermediği gibi, hadisler için de, böyledir. Böyle şeyler, ictihad işi olduğundan, bir müctehidin mevdu demesiyle, gerçekte mevdu olması gerekmez.)
İctihad ictihadla nakzedilemediği gibi, hadis de başka hadisle nakzedilemez. Bir müctehid, (İmam-ı a’zamın ictihadı yanlıştır, zayıftır) gibi bir şey söylemez. Söylese de, Hanefi mezhebindekiler için geçerli olmaz. Hadisler için de, durum aynıdır. Mesela Nesaî, Taberanî’deki bir hadise uydurma diyemediği gibi, Taberanî de, Nesaî’deki bir hadise mevdu demez. Dese de, sadece ona göre mevdu olur.