CEVAP
Fen ilerledikçe, Allahü teâlânın kudreti daha iyi görülmeye başlar. İnançlar daha kuvvetlenir. Mesela, ateist biri, bir gün geldi. (Artık ben nazara inanıyorum. Bugün fen, gözle görülemeyen şuaların iş yaptığını açıklıyor. Mesela, bir kumanda ile TV’yi, radyoyu veya arabamızı açıp kapatabiliyoruz. Bunun için gözlerden çıkan şuanın zarar verebileceğine artık inanıyorum) dedi. Gerçi onun inanması iman olmaz, ama bunu gören Müslümanın imanı daha kuvvetlenir.
Başka bir ateist de, (Şeytan insan vücudunda, kanın dolaştığı gibi damarlarda dolaşır) hadis-i şerifine inanmıyordu. (Zararlı şeytan nasıl olur da, damarlarda dolaşabilir?) diyordu. Şimdi bilimsel olarak, çok zarar verebilen elektrik akımının tellerden geçip tellere zarar vermediği görülünce, müminin hadis-i şerife olan inancı daha da kuvvetlenir.
Yemeğe tuzla başlamanın tıbbî açıdan faydalarını öğrenince, yemeğe tuzla başlamanın sünnet olmasının hikmetlerinden birini anlamış olur.
Teknolojinin ilerlemesi, her yeni buluş, Allahü teâlânın varlığını, bir olduğunu, kudretini ve ilmini daha fazla meydana çıkarmakta, İslamiyet’i desteklemektedir. Büyük İslam âlimi Seyyid Şerif Cürcanî hazretleri, (Aklı olan, iyi düşünen bir kimse için, astronomi ilmi, Allahü teâlânın varlığını anlamaya çok yardım eder) buyuruyor. İmam-ı Gazalî hazretleri de, (Astronomi ve anatomi bilmeyen, Allahü teâlânın varlığını ve kudretini iyi anlayamaz) buyuruyor.
Fen bilgileri, doğru iman sahiplerinin imanını kuvvetlendirir
Kadı Beydavî hazretleri, Neml sûresindeki (Dağları, yerinde duruyor görüyorsun, hâlbuki bunlar bulut gibi hareket etmektedir) mealindeki âyet-i kerimeyi açıklarken dünyanın dönüşünü açıklamaktadır. İmam-ı Râzî hazretleri de, Enbiya sûresinin 33. âyet-i kerimesinin tefsirinde, Ay’ın, Güneş’in, yıldızların yörüngeleri etrafında döndüklerini daha önceki âlimlerden alarak bildirmektedir. Fen adamları, İslam kitaplarını okuyunca Kur'an-ı kerimin her tecrübeyi, her buluşu, daha önceden aynen haber vermiş olduğunu görerek hayran kalmaktadır.
Fen bilgilerini iyice tetkik eden bir fen adamının, Allahü teâlânın varlığını inkâr etmesi mümkün değildir. Avrupalı bazı fen adamlarının dinsiz olmalarına ise, papazların ve cahil halkın bâtıl inanışları ve yanlış anlayışlarını din sanmaları sebep olmuştur. Yoksa kâinatı inceleyen muazzam harikalarla karşılaşır.
İnsaflı fen adamları, eğer, Kur'an-ı kerimden çıkarılan, fenne bağlı bilgileri, bunların inceliğini, doğruluğunu, okuyup anlasalar, hepsi de hakikati görüp seve seve Müslüman olur. Hristiyanlığın akla ve ilme aykırı hükümlerini okuyan bazı ilim adamları, gerçek dinin Hristiyanlık olduğunu zannetmekte, böylece din hakkında şüpheye düşmekte veya inkârcı olmaktadır. Hakiki dini öğrenseler, akla ve fenne aykırı bir şey bulamazlar.
Akıllı kimse, gökteki Ay’a, Güneş’e, yıldızlara, yeryüzündeki bitki, hayvan ve acayip değişmelere baksa, Allahü teâlânın varlığına, birliğine, ilim ve iradesinin kemaline, akılları durduran hikmetinin sonsuzluğuna, kudretinin büyüklüğüne ve nihayetsizliğine iman eder, nimetlerine şükreder.
Fen bilgileri, doğru iman sahiplerinin imanını kuvvetlendirir. İmanı bozuk olanlara faydası olmaz. O hâlde önce doğru imanın ne olduğunu öğrenmek gerekir. Hakikat Kitabevi’nin yayınlarını okuyan, hem doğru imanı öğrenir, hem de merak ettiği bütün dînî suallerin cevabını bulur.
Niye bugün değil
Yarın iyi bir tevbe edeceğim diyorsun,
Bugünü yarınlara niçin erteliyorsun?