CEVAP
Onların görüşüne çok benziyor. (Ateşin yakma özelliği vardır. Bu yakma özelliğini Allahü teâlâ ateşe vermiştir) denir. Allahü teâlâ, ateşe verdiği yakma özelliğini bir süre kaldırabilir. İbrahim aleyhisselamı ateşin yakmaması, yakma özelliği olmadığından değildi. O an için yakma özelliğini kaldırmıştır, ona (Yakma!) dediği için yakmamıştır.
Bıçağın İsmail aleyhisselamı kesmemesi de böyledir. Çünkü bıçağa (Kesme!) buyurmuştur.
(Ateşin yakma özelliği yoktur, bıçak kesmez, zehir zarar vermez) diyene ya deli veya sapık denir. Bu görüşe göre, (Ağaç meyve verdi, yemek beni doyurdu, ilaç ağrıyı durdurdu) gibi sözler, yanlış ve şirk olurdu. Bu sözler, (Bu şey, bu işin yapılmasına sebep oldu, vasıta oldu) demektir. Mesela, (İlaç ağrının dinmesine sebep oldu) demektir.
Allahü teâlâ, ilaçları, şifa için sebep yapmıştır. Ekmeği doyurmaya sebep yaptığı gibi, ilaçları da, hastalıkları gidermeye sebep yapmıştır. Bütün sebepleri yaratan, bunlara tesir kuvveti veren, Allahü teâlâdır. S. Ebediyye’de deniyor ki:
(Bir kısım ilaçların tesiri, faydası kesindir. Ekmeğin açlığı, suyun susuzluğu gidermesi böyle kesindir. Kinin bileşiklerinin sıtmaya, salisilatların romatizmaya, aşı ve serumların, antibiyotiklerin ve sülfamitlerin de bakterilere karşı tesiri böyle kesindir. Faydası kesin olan ilaçları kullanmak farzdır.)
Bu ifadelerde, ekmeğin doyurma ve bazı ilaçların tedavi etme özelliği olduğu açıkça bildiriliyor. (Ekmeğin doyurma, bıçağın kesme ve ateşin yakma özelliği yoktur) demek, ilimden uzak ve tamamen safsata olur.
Gençlik
İyi tohum ekmeli, bugün gençlik çağında,
Ne ekmişsek biçeriz, yarın Cennet bağında.