CEVAP
Hukukçunun tıp sahasında, doktorun hukuk sahasında konuşması yanlış olur. Herkes kendi alanında, kendi dalında konuşmalıdır. Her işi ehline havale etmelidir. Laikliği en iyi bilen ve hukuk alanında yetkili anayasa ordinaryüs profesörü Ali Fuat Başgil, (Laiklik, dinin devlete, devletin dine karışmaması, müdahale etmemesi demektir) diyor. Kitabında bu konuda yeterli bilgi vardır.
Türkiye’de din, devlete kesinlikle karışmıyor. Devlet genelev kursa, meyhaneler açsa, karışmıyor. Devletin de, dinin emrine uyanlara karışmaması lazımdır. Vatandaş, dinin emrine uygun giyinebilmeli. Giyinemezse devlet dine karışıyor, yani devlet laikliği çiğniyor, laikliğe aykırı iş yapıyor demektir.
Dindarlar devlete karışınca, yani laikliğe aykırı iş yapınca suç oluyor da, devlet, dine müdahale edince, bunu yanlış uygulayan suçlu niye cezalandırılmıyor? Bu, çok yanlış bir uygulamadır. Herkes, istediği gibi giyinebilme özgürlüğüne sahiptir dendikten sonra, açılma özgürlüğünü alkışlayıp, kapanma hürriyetine engel olmaya çalışmak, hürriyeti katletmenin değişik bir şeklidir. Hürriyet bir zümre için değil, herkes için aynı olmalıdır.
Devlet laikse, niye din adamlarının maaşlarını veriyor? (Ben laik devletim, maaşınıza karışmam) desin. Dinin ve din adamlarının dizginlerini elinde tutabilmek için, maaşlarını veriyor, tayinlerini yapıyor. Maaşlarını veriyorum diye din görevlilerinin istedikleri gibi konuşmalarına fırsat tanımıyor. Dinin, devamlı devletin denetimi altında bulundurulması, laikliğe aykırı değil mi? Din, devlete karışmadığı gibi, devlet de, laikliğini bilmeli, din işlerine karışarak laikliği çiğnememelidir.
Eğer, (Devlet din işlerine karışmalı, ama din devlete karışmamalı) deniyorsa, o zaman laikliğin tarifi, uygulanan ne ise, ona uydurulmalı. Laikliğin tarifinin Avrupa’ya uygun olup da, uygulamanın aykırı olması normal olmaz. Yani yapılan işin bir kılıfı olmalı, bu nasıl laiklik dedirtmemeli. Laik Avrupa’ya karşı gülünç duruma düşülmemelidir.