CEVAP
Bu husus, sevginin durumuna göre değişir. Urvet-ül-vüska İmam-ı Muhammed Masum Farukî hazretleri buyuruyor ki:
Kâfirleri sevmek, onlarla dostluk kurmak haramdır. Bu husustaki beş âyet-i kerime meali şöyledir:
(Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Onları dost edinenin Allah katında hiçbir değeri yoktur. [Yani müminler, sadece müminleri sevsinler, kâfirleri sevmesinler! Kâfirleri seven, Allahü teâlâyı sevmiş olmaz.]) [Âl-i İmran 28]
(Ey müminler! Din kardeşlerinizden başkasını [kâfirleri] dost, arkadaş edinmeyin!) [Âl-i İmran 118]
(Allah’a ve âhiret gününe iman edenler; babaları, kardeşleri ve akrabası olsa da, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez, onlarla dost olmaz.) [Mücadele 22]
(Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları sevmeyin, dost edinmeyin! O kâfirler, [İslâm düşmanlığında] birbirinin dostudur. Kâfirleri dost edinen de kâfir olur.) [Maide 51]
(Ey iman edenler, bana ve size düşman olanları dost edinmeyin, sevmeyin!) [Mümtehine 1]
Müminin kâfiri sevmesi üç türlü olur:
1- Onun küfrünü beğenir, bu imanı giderir.
2- Herkesle iyi geçinmek için, kâfire dost görünür. Dost görünmesi yasak değildir. Dost olmakla dost görünmek farklıdır.
3- İkisi ortasıdır. Kâfire meyleder, yardım eder. Akrabalık, iş arkadaşlığı sebebiyle dostluk kurar. Bu dostluk, küfre sebep olmazsa da, caiz değildir. Yukarıdaki âyet-i kerimeler, bu sevgiyi yasaklamaktadır. (Mektubat-ı Masumiyye 3/55- Hak Sözün Vesikaları)
Eshab-ı kiramdan Enes bin Malik hazretleri buyuruyor ki: (İnsan, dünyada kimi seviyorsa, âhirette onun yanında olacaktır) hadis-i şerifi, Müslümanları sevindirdiği kadar, hiçbir şey sevindirmemiştir. Müslümanları seven, Müslümanlarla birlikte Cennete; Kâfirleri seven ise, kafirlerle birlikte Cehenneme gidecektir. (Berika)
Bir hadis-i şerif meali:
(Kâfirlerle muaşeret ve mübaşeret edene Allahü teâlâ lanet eder.) [Kıymetsiz Yazılar]
Yani, kâfirlerle dostluk kurup, onları seven lanetleniyor. Bu kadar açıkça yasak edilmesine rağmen, bir kimse kâfirleri severse, zamanla bu emre önem vermez. Yukarıda da bildirildiği gibi, zaruretsiz onlarla görüşmemek gerektiği anlaşılıyor. Zaruretsiz olan bu dostluk ve sevginin küfre sürükleyeceği anlaşılıyor.
Değil kâfiri, bid’at ehli Müslümanı bile sevmek çok tehlikelidir. Fudayl bin İyad hazretleri buyuruyor ki: Bid’at ehlini sevenlerin ibadetlerini, Allahü teâlâ kabul etmez, kalblerinden imanlarını çıkarır. (Gunye)
Bid’at ehline sevgi besleyenin kalbinden iman nuru çıkar. (Seyf-ül Ebrar)
İmam-ı Rabbani hazretleri, (Bid’at sahibine kıymet veren İslamiyet’i yıkmaya yardım etmiş olur) buyuruyor. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Bid'at sahibine hürmet eden, İslamiyet’i yıkmaya yardım etmiş olur.) [Taberani] (İslamiyet’i yıkmaya yardım etmek küfür olur.)
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki: Hadis-i şerifte, (Bid’at ehline, Allah için sert bakanın kalbini, Allahü teâlâ imanla doldurur ve korkulardan emin kılar) buyuruldu. (Gunye)
Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Bid’at ehli ile güler yüzle veya onu sevindirecek bir hâl ile görüşen kimse, Allahü teâlânın Muhammed aleyhisselama indirdiği Kur’anı hafife almış olur.) [Hatîb] (Kur'an-ı kerimi hafife almak küfürdür.)
Müslüman olan bid’at ehlini sevmek bu kadar tehlikeli olursa, kâfiri sevmenin dehşeti daha kolay meydana çıkar. Kâfirleri, münafıkları ve mürtedleri sevmemek dinin emridir. Bunun için, Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah imanın şartı oldu. (S. Ebediyye) [İmanın şartı yoksa, o iman nasıl geçerli olur?]
Hubb-i fillah, Allah'ı sevenleri sevmek, Buğd-i fillah Allah’ın düşmanlarını sevmemek demektir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İmanın temeli, hubb-i fillah, buğd-i fillahtır.) [Ebu Davud, İ. Ahmed]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: İki zıt şeyin sevgisi bir kalbde, bir arada yerleşemez. Cem-i zıddeyn muhaldir. Yani iki zıttan birini sevmek, diğerine düşmanlığı gerektirir. (1/165)
S. Ebediyye’de de, (Kızını kâfire veren kimsenin kendisi de, kızı da kâfir olur) buyruluyor. Kızı kâfirle evlendirmekle, Allah'ın emri beğenilmemiş oluyor. Allah'ın emrine önem vermediği için evlenmiş veya evlendirmiş oluyor. Allah'ın emrine önem vermeyen de kâfir oluyor.
Kıyamet ve Âhiret kitabında, (Allahü teâlânın sevmediklerini sevmek yasaktır, küfürdür) buyuruluyor. Burada da aynı incelik var. Allahü teâlâ, (Dinsizle evlenilmez) buyurduğu gibi, (Düşmanlarım sevilmez) de buyuruyor. Bir dinsizle evlenince veya onu sevince, Allah'ın emri beğenilmemiş oluyor. Hem Allah'ın emrini beğenmek, hem de dinsizle evlenmek mümkün değildir. Burada küfür olan, günah işlemek değil, emri beğenmemektir.
Kâfirle zina küfür olmaz. Ama onunla evlenmek küfür oluyor. Küfür olmasının sebebi, Allah’ın, (Dinsizle evlenilmez) emrini hiçe saymak oluyor. Günah olduğunu bilerek zina edilince, haram işleniyor, fakat evlenince, Allah'ın emrine önem verilmemiş oluyor. Günaha önem vermemek de böyle küfür oluyor. Mesela içki içtiğine veya namaz kılmadığına üzülmeyen kimse, içki içtiği veya namaz kılmadığı için değil, dinin emir ve yasaklarına önem vermediği için küfre giriyor.