CEVAP
Kur'an-ı kerimde çelişki olmaz. O âyet-i kerime, (Yahudi ve Hristiyan, Müslüman olmaya zorlanmaz) demektir. Bu âyet-i kerimenin nesh edildiğini bildiren müfessirler de vardır. O âyet-i kerimenin tamamı şu mealdedir:
(Cizye vermeyi kabul eden kitap ehli kâfirleri, İslam dinine girmek için zorlamak yoktur, imanla küfür kesin olarak meydana çıkmıştır. Artık azgınlığa ve sapıklığa sevk edenleri tanımayıp da, Allah'a iman eden, elbette kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa tutunmuştur. Allah kemaliyle işitici ve bilicidir.) [Bekara 256]
Burada, (Bir kâfir, Müslüman olmaya zorlanamaz) deniyor. Osmanlılar, Yahudi ve Hristiyanları din değiştirmeye zorlamamış, üstelik dinlerini rahatça yaşamalarını sağlamıştır.
Müslüman için, (Yaptığı suçun cezası verilmez) denmiyor. Bir kimse, Müslüman olunca statüsü değişiyor. Mükellefiyetler yükleniyor. Yani bazı sorumluluklar alıyor. Dinimizin yasak ettiği hangi suçu işlerse işlesin, cezayı hak ediyor. Mesela açıktan oruç yerse veya açıktan namaz kılmazsa cezalandırılıyor, ama bunları gayrimüslim yapsa, cezalandırılmıyor. Çünkü kâfirin statüsü ayrıdır.
Bir memur, çalıştığı iş yerine hiç gitmezse, istifa etmiş kabul edilir yani o işyeriyle alakası kesilir. Çünkü memurun, o iş yerinin çalışma şartlarına uyması lazımdır. Ama bir tüccar, memurun çalıştığı iş yerine gitmese, bir şey denmez. Herkes, bulunduğu ülkenin kanunlarına uymak zorundadır, uymazsa cezalandırılır. Kanunsuz, kuralsız ülke olmaz. Müslümaların da, Müslümanlığın kurallarına uyması lazımdır. Kuralsız din olmaz.