Bağdat’ta zengin bir tüccarın elli işçisi varmış. Bu tüccar, mübarek bir zatın cömertliğini, iyiliklerini, talebelerinin ve dergâhta hizmetli işçilerinin onu çok sevdiğini duyar. (O zatı yanında olanlar nasıl seviyorsa, ben de kendimi bu işçilerime sevdireceğim, onlara çok para vereceğim, her çeşit yardımı yapacağım) der. Onlara bol maaş, bol yemek verir, onlarla hoş sohbetler yapar, ancak ne yaptıysa, yine hiç kimse onu sevmez.
Bunun üzerine, mübarek zatın o şehirdeki bir talebesine gider ve (Arkadaş, senin hocanın yaptığından da fazlasını yaptım. Ama beni kimse sevmiyor, arkamı dönüyorum, kimse yok. Bu zatın ne özelliği var? Yani bu zat benim verdiğimden daha fazla ne veriyor ki, siz onu deli gibi seviyorsunuz? Ben bu kadar iyilik ediyor, çok şey veriyorum, bugün yüzüme bakıyorlar, yarın yine arkalarını dönüp gidiyorlar. Hâlbuki siz uzakta da onu hep iyilikle anlatıyorsunuz. Bunu çok merak ettim) der. O talebe de, (Efendim, hocama gittiğim zaman bunu anlatır, verdikleri cevabı size söylerim) der. Hocasına gelip durumu anlatınca, hocası buyurur ki:
(Kardeşim, Allah için olan bir işte sevgi olur. Dünya için olan işte sevgi olmaz. O tüccar, dünya için onları besliyor. Dünya için iş yapıyor ve bundan sevgi bekliyor. Sevgi Allah için olur. Dünyanın tabiatında sevgi yoktur. Allahü teâlâ dünyayı yarattığı günden beri, bir defa olsun dünyaya rahmet nazarıyla bakmamıştır. Çünkü dünya, nefs ve şeytanın azmasına yardımcı olmaktadır. İnsanın dünyalığı arttıkça, nefsi kuvvetlenir, gururu, kibri artar, şeytan onu azdırır.
İnsanlar da âhireti bırakmışlar, hep dünyalığı arttırmak için gece gündüz çalışıyorlar. Hâlbuki sıkıntıyı, üzüntüyü, sevgisizliği arttırıyorlar. İki sevgi bir kalbde birleşmez. Bir insanın kalbinde dünya sevgisi varsa, o insanda Allah sevgisi olamaz. Sevimsizleşir. Hem ailesi, hem çocuğu, hem birlikte bulunduğu insanların nazarında daima sevgisizdir.
O tüccar, bir menfaat karşılığı kendisini sevdirmek için uğraşıyor. Ben ise hiç böyle bir şey düşünmeden, sırf Allah için seviyorum. Tabiî sevgi Allah için olunca, bunun sonu, sınırı yok. Dolayısıyla sevginin esası zaten budur. Bu sevgi insan için o kadar faydalı ki, Peygamber efendimiz, (Dünyada Allah için birbirini seven, Cennette de beraber olur) buyuruyor. Benim arzum, beni sevenlerle, benim sevdiklerimle, dünyada da, ahirette de beraber olmaktır.)