CEVAP
Günümüzde herkes, dinden bahsediyor, aklına göre konuşuyor. Niye böyle olmasın ki, bence bal gibi olur diyorlar. Allah ne emrediyor, Peygamberimiz ne buyuruyor, din kitaplarımız ne yazıyor demiyorlar. Akla göre ölçü olsa, akıl sayısı kadar din olur. Onun için, dinde nakil esastır.
Zekât olarak verilecek mallar yerine, bunların kıymetlerini de vermek caizdir. Kıymet denilince, altın ve gümüş anlaşılır. Başka mal [çek, senet veya paralar] anlaşılmaz; çünkü eşyanın kıymeti altın ve gümüşle anlaşılır. (Keşfi rümuz-i gurer)
Fülus [bakır] paraların kıymetleri nisabı bulunca, zekât olarak, bu fülusun değerinin kırkta birini gümüş olarak vermek gerekir. (Miftah-üs-seade)
Bakır paranın zekâtı, aynı cins bakır paradan verilmez, gümüş olarak verilmesi gerekir. İmam-ı Ebu Yusuf hazretleri buyurdu ki: Toprak sahiplerinden uşur ve zekât olarak, altın ve gümüş yerine, başka geçer akçe [kâğıt para] almak haram olur. Her ne kadar bunlar, herkesin kabul ettiği damgalı paraysa da, altın değil, bakır paradır. (Redd-ül-muhtar)
Zekât olarak altın ve gümüş yerine, bunların kıymeti kadar uruz [ticaret malı] vermek sahihtir. Elbise tüccarı, ya ticaretini yaptığı elbiseden veya değeri kadar altın, gümüş verir. (Tahtavi)
Zekât olarak, erkek deve verilmez. Erkek develerin zekâtı bile dişi deve olarak verilir. Dişi devesi yoksa değeri kadar altın veya gümüş verilir. Başka mal verilmez. (Hindiyye)
Niye dişi deve verilmesi gerektiğini bilemeyiz. Deveye binilir, eti yenir, yük taşır. Dişi devenin erkek deveden farkı var, süt verir, yavru doğurur; fakat dişi deve, erkek deve olmadan yavru doğuramaz. Buna rağmen dinimiz erkek deveyi zekât olarak vermeyi caiz görmüyor. Bir bakkal, dükkanında sattığı mallardan zekât verebilir, konfeksiyon malından zekât veremez.
Bir konfeksiyoncu da, ceket pantolon gibi sattığı mallardan zekât verebilir, fakat pirinç, yağ gibi bakkalın sattığı mallardan zekât veremez. Bir eczacı, ancak sattığı ilaçları zekât olarak verebilir yahut altın olarak verir. Konfeksiyon veya bakkal malzemeleri veremez. Halıcı veya mobilyacı ancak ticaretini yaptığı, sattığı malları zekât olarak verebilir. Oyuncakçı mobilya, mobilyacı oyuncak veremez. Bazıları, (Fakire ne versen alır, yeter ki ver, fakir razı olur) diyorlar. Evet, fakir razı olur, fakat önemli olan, fakirin rızası değil, Allahü teâlânın rızasıdır. Kumarda da, faizde de, zinada da tarafların rızası vardır, ama Allah’ın rızası yoktur. Önemli olan Allah’ın emridir.