CEVAP
Adaleti temin etmenin yolunu akılla bulmak çok güç olduğu için, Allahü teâlâ, kullarına acıyarak, ülkeleri korumak için, bir ölçü gönderdi. Bu ilahi ölçüyle, adaleti bilip ölçmek kolay oldu. Bu ölçü, Peygamberlerin getirdikleri dinlerdir. Kıyamete kadar kullanılması emredilen ilahi ölçü, Muhammed aleyhisselama gönderilen dindir.
Bu ölçüden sonra, bir de ikinci ölçü var. İnsanlar, hayvanların aksine, medeni olarak yaratılmıştır. Birbirleriyle karışmak, bir arada yaşamak, yardımlaşmak zorundadır. İnsan nazik, zayıf yaratıldığı için, pişmemiş yemek yiyemez. Gıda, elbise ve binanın, ustalar, sanatkârlar tarafından hazırlanması gerekir. İhtiyaç olan bu sanatlar için, araştırmaya, düşünmeye ve tecrübeye gerek vardır. İslamiyet, fenni, tekniği, çalışmayı, güzel ahlâkı emretmektedir.
İnsan, her ihtiyacını hazırlamaya mecburdur. Bunu hazırlayan da, fen ve sanattır. Bir insanın her sanatı öğrenmesi mümkün değildir. Her bir sanatı belli kimseler öğrenir, yapar. Herkes, kendine gerekli şeyi, bu sanat sahibinden alır. Bu sanat sahibi de, kendine lazım olan başka bir şeyi, onu yapan diğer sanat sahibinden alır. Böylece insanlar, birbirlerinin ihtiyaçlarını temin eder. Bunun için, insan yalnız yaşayamaz. Bir arada yaşamaya mecburdur. Zaten medeniyet, beldeleri imar etmek ve insanların refaha ve bolluğa kavuşması için bir arada yaşaması demektir.
Resulullahın kabrini ziyaret
Sual: Resulullahın kabri ziyaret edilirken neler yapılmalıdır?
CEVAP
Resulullah efendimizin kabr-i şerifini ziyaret etmek için sünnet şöyledir:
Abdestli olmalı, Resulullah'a salevat getirmeli, önceden yapmış olduğu namaz, sadaka, oruç, Kur'ân-ı kerim okumak gibi hayırlı işlerin sevabını ona bağışlamalı, gönlü uyanık olmalı, onu sevmeyi ve sünnetine uymayı, Allahü teâlâdan dilemelidir.
Hayatiyetin ispatı
Sual: Kur'anda, (Her canlı, ölümü tadacaktır) deniyor. Ölenin tatması nasıl olur ki?
CEVAP
Bu âyet-i kerime, ruhun ölmediğini, sadece ölümü tattığını bildiriyor. Ölümden sonraki hayatiyeti yani canlılığı ispat ediyor. Ölmek, yok olmak demek değildir. İnsan ölünce, ruhu bedenden ayrılır ve yepyeni bir hayat başlar. (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) mealindeki hadis-i şerif de, ruhun ölmediğini göstermektedir.