Sual: S. Ebediyye kitabında deniyor ki:
(Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimleri buyurdu ki, miracda, ruh ve cesed birlikte olarak, Mekke-i mükerreme’den Kudüs’e ve oradan, yedi kat göke ve sonra Sidre denilen yere ve Sidre’den Kâbe kavseyn makamına, uyanık olarak, gece, bir anda götürülmüş ve getirilmiştir.)
Cesed, ruhsuz bedene denmiyor mu? (Ruh ve cesed birlikte) demek yerine, (Ruh ve beden birlikte) demek gerekmez mi?
CEVAP
Bazı kelimelerin birkaç mânâsı olur. Bu da cümledeki durumuna göre mânâsı değişir. Örnek verelim:
Harç kelimesinin birkaç manası vardır. Mesela maliyede harç demek, vergi demektir. İnşaatta, su, kum karıştırılmış çimento demektir. Ziraatta, gübre karıştırılmış toprak demektir. Mutfakta da harç vardır: Köfte harcı, dolma harcı gibi. Maliyenin harcı, çimento değildir. Ziraattaki harç, vergi değildir. Mutfaktaki köfte harcı da, vergi veya çimento değildir.
Piyasada birçok Osmanlıca sözlük vardır. Hepsinde de cesed için; ten, gövde, vücut, beden, ruhsuz vücut diye yazar. Ruh ve cesed kelimeleri birlikte kullanılınca, ruhsuz yani ölü beden anlaşılmaz. Ölünün cesedi soğuktur denirse, ruhsuz beden olduğu anlaşılır. Cesedin çoğulu ecsaddır. Cesedler, cisimler, tenler, vücutlar demektir. Mesela madde âlemine, âlem-i ecsad denir.
Bir de cümlenin sonunda, (Uyanık olarak, gece, bir anda götürülmüş ve getirilmiştir) deniyor. Uyanık dendiği için de, ölü denmediği, canlı olarak götürüldüğü pek açıktır.
Âlim ve Alîm isimleri
Sual: S. Ebediyye’de, (Allahü teâlâya âlim denir, fakat âlim demek olan fakîh denmez, çünkü İslamiyet Allahü teâlâya fakîh dememiştir) deniyor. Esma-ül-hüsna’da Âlim diye bir isim yok, el-Alîm ismi var. Allahü teâlânın Âlim ismi de mi vardır?
CEVAP
Evet, vardır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Gaybı ancak Allah bilir. O, Âlim-ül-gayb [gaybı bilen]dir.) [Haşr 22]
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. İnsanlara bildirilen binbir ismi var diye meşhurdur. Bunlardan 99’una Esma-ül-hüsna denir. (İtikadname)
Verdiği altınları zekâta saymak
Sual: Dinen fakir olana altın takan kimse, bunları daha sonra, vereceği zekâta sayabilir mi?
CEVAP
Altın fakirde bulunduğu müddetçe, sayabilir. Fakir altını harcamışsa zekâta sayılamaz. (S. Ebediyye)