Sual: (Kur’an ezberlemek veya okuyup şifa maksadıyla üflemek için indirilmedi) deniyor. Böyle söylemek yanlış değil mi?
CEVAP
Cümleye sadece konmazsa, yani, (Kur’an, sadece ezberlemek veya sadece okuyup şifa maksadıyla üflemek için indirilmedi) denmezse, çok yanlış olur. Allahü teâlâya iftira olur. Kur’an-ı kerim bunları yapmak için de indirildi. Peygamber efendimiz, okunmasını, ezberlenmesini, okunup hastalara üflenmesini teşvik ederken, bunlar için gönderilmedi demek, ya art niyetten veya cahillikten kaynaklanır. Bu zihniyetteki mezhepsizler, (Herkes Kur’anın mealini okusun, anlasın ve kendi anladığına göre amel etsin) diyorlar. Hâlbuki piyasadaki birbirini tutmayan mealleri okumakla, Kur’an-ı kerimin gerçek manası anlaşılmaz. Bunları okuyan, sadece tercüme edenin, bilgi derecesine göre anladıklarını okumuş olur. O kimsenin fikirlerinin esiri olur.
Kur’an-ı kerimi okumak, ezberlemek, çok büyük bir nimettir. Kur’an-ı kerimin her harfi şifadır. Bir âyet-i kerime meali:
(Kur’an-ı kerim, müminler için şifa ve rahmettir.) [İsra 82]
Bu konulardaki birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(İlaçların en iyisi Kur’an-ı kerimdir.) [İbni Mace]
(Kur’an-ı kerimden şifa beklemeyen, şifaya kavuşamaz.) [Deylemi]
(Fatiha ile Âyet-el kürsiyi okuyana, o gün nazar değmez.) [Deylemi]
(Sabah-akşam İhlâs ve Muavvizeteyn’i [iki Kul euzü’yü] üçer defa oku! Bunlar, bütün belaları, afetleri, sıkıntıları ve istemediğin şeyleri giderir.) [Tirmizi]
(Kur’an-ı kerimi okuyup ezberleyin! Allahü teâlâ içinde Kur’an-ı kerim bulunan kalbe, azab etmez.) [Şir’a Şerhi]
(Hafızasında Kur’an-ı kerimden bir şey bulunmayan, harap bir ev gibidir.) [Tirmizi]
Aklın yolu
Sual: Bir ders kitabında, (Vahiyle yani Kur’anla bildirilen dini ilkelerin anlaşılıp uygulanması, sünnet, icma ve kıyasla değil, akılla gerçekleşir) deniyor. Akıl tek başına dinde ölçü olur mu?
CEVAP
Elbette ölçü olmaz. Kur’an-ı kerimi açıklayan sünnettir. Peygambersiz din dinsizliktir. İcma ve kıyas da sünneti açıklar. Sünnet, icma ve kıyası bir kenara bırakarak, (Akılla her şeyi buluruz) demek dinimize aykırıdır. Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri buyuruyor ki:
Din işleri, akıl üzerine kurulamaz; çünkü akıl, bir kararda kalmaz. Herkesin aklı, birbirine uymadığı gibi, bir adamın, selim olmayan aklı da, bazen doğruyu bulur, bazen de yanılır ve yanılması daha çok olur. En akıllı denilen kimse, din işlerinde değil, uzman olduğu dünya işlerinde bile, çok hata eder. Çok yanılan bir akla nasıl güvenilebilir? Devamlı, sonsuz olan ahiret işlerinde, nasıl olur da akla uyulur? (S. Ebediyye)
İman bilgileri, namaz, oruç, zekât ve diğer din işlerinin hiç birisi akılla bulunamaz. Hepsi nakle dayanır. Akıl, nakli anlamakta kullanılır. Akıl doğru kullanılmazsa gerçeği bulamaz. İslamiyet, selim akla dayanan nakil dinidir. Nakil olmazsa, akıl doğruyu yanlışı bulamaz.